İlköğretim anayasal bir haktır ve ilköğretime devam etmeyen çocukların velileri için yasal yaptırımlar uygulanmaktadır. İlköğretim denilince, engelli bireylerin de aynı haktan yararlanması, aksi takdirde sorumlulara aynı yasal yaptırımların uygulanması gerekmektedir. Bugün ilköğretime devam eden öğrencilerin sayısı 10.916.643’tür (2009-2010). Nüfusun yaklaşık %12’si engelli olduğu kabul edildiğine göre ilköğretime devam eden engelli öğrenci sayısının yaklaşık 1.309.997 olması gerekmektedir. Engelli bireylerin okullaşma oranının %1,3 olduğu ülkemizde, öncelikle engelliyi ilköğretime göndermeyen sorumluyu tespit ederek hakkında gerekli yasal yaptırımları uygulamak ve engelli çocukları derhal kendi okullarına kaydettirmek devletin görevidir. Engellilerin okullaşma oranının bu kadar acı durumda olmasının iki sorumlusu vardır:
1) Engelli çocuğunu okula göndermeyen veli
2) Engelli çocuğunu okula göndermeyen veliyi cezalandırmayan devlet
Devlet adına Eğitim-Öğretim hizmetini yürüten Millî Eğitim Bakanlığı bugüne kadar ülkenin belirli bölgelerinde görme, işitme ve zihinsel engelliler için yatılı okullar açmıştır. Bu okulların bugünkü durumlarına bakıldığında Türkiye genelinde toplam 16 körler okulu ve bu okullarda öğrenim gören 1357 görme engelli, 49 işitme engelliler okulu ve bu okullarda öğrenim gören 4316 işitme engelli, 3 ortopedik engelli okulu ve bu okullarda öğrenim gören 516 ortopedik engelli öğrenci ve 235 kadar zihinsel engelli devlet okulu ve bu okullarda öğrenim gören 12.988 kadar zihinsel engelli öğrenci bulunmakta ve ayrıca çeşitli illerde bulunan okullarda özel alt sınıflarda veya kaynaştırmalı eğitim adı altında görme, işitme ve zihinsel engeli bulunan 103.121 öğrencinin okullara devam ettiği bilinmektedir. Özellikle körler okulları ve görme engellilere bakıldığında okullaşma oranının diğer engel guruplarının da altında olduğu ve bu sayının gün be gün azaldığı, körler okullarının kapanma noktasına geldiği, hatta bazılarının kapatıldığı acı bir gerçektir. Bu gün Türkiye genelinde bulunan 16 körler okulunun toplam öğrenci kapasitesi 1357 olduğu halde bu kapasitenin toplam %.64’ünün dolu olduğu, %36’sının ise kullanılmadığı görülmektedir. Körler okullarında eğitim gören 1357 görme engelli öğrenci
1) Okullarının kapatılması ile karşı karşıyadır.
2) Bu okullar kapatılmasa dahi, bakanlık politikası gereği okul araç gereç ve öğretmen ihtiyaçları karşılanmadığı için ihmal edilmektedirler.
3) Niğde ilinde bulunan Cemil Meriç Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nun öğrencisizlik nedeni ile ikinci defa Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kapatıldığı, yine Çanakkale ilinde bulunan Yahya Çavuş Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nun da 2011-2012 eğitim-ğretim yılı başında 1. sınıfa öğrenci kayıt etmediği için kapatılma noktasına geleceği görülmektedir.
Kapatılan Niğde Cemil Meriç Görme Engelliler İlköğretim Okulu ve 1. sınıfa kayıt almayan Çanakkale Yahya Çavuş Görme Engelliler İlköğretim Okulu gibi Türkiye genelinde bulunan bütün körler okullarının da öğrenci sayısı ve eğitim kalitesinin düştüğü, bu okullardan mezun olan öğrencilerin SBS ve OKS sınavlarından aldığı sonuçların düşmesinden anlaşılmaktadır. Bu sorunlar karşısında Milli Eğitim Bakanlığı‘nın bulduğu çözüm ise engelli öğrenci sayısı azalan körler okullarını kapatmak olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı, kaynaştırmalı eğitim adı altında bir proje kapsamında engellilerin anaokulundan itibaren normal okullarda engelli olmayan öğrencilerle birlikte eğitim-öğrenimlerini sürdürmeleri gibi daha büyük bir yanlış ve geri dönülemeyecek bir yola girmek üzeredir.
Çağdaş bir eğitim tekniği olarak kabul ettiğimiz kaynaştırmalı eğitime karşı çıkmak aklımızdan dahi geçmez. Ancak kaynaştırmalı eğitime geçmenin bir programı ve bir yöntemi olmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı yatılı körler okullarını kapatarak illerde bulunan okullarda özel alt sınıflar açmakta ve yatılı okullara kayıt edilmeyen görme engellileri normal okullarda bulunan bu özel eğitim alt sınıflarına devam etmek zorunda bırakarak eğitim-öğrenimlerini sürdürmelerini planlamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu uygulamada iki büyük yanılgıya düştüğü görülmektedir:
1) MEB’in en önemli yanılgısı engellilerin okullaşma oranının düşüklüğünü hesaba katmamasıdır. Bugün toplam 16 körler okulunda 1357 görme engelli öğrencinin eğitim gördüğü, bu okulların kendi kapasitelerinin dahi %64 dolu olduğu, %.36 kadarınınsa boş olduğu bakanlığın kendi istatistiklerden açıkça görülmekteyken MEB’in, eğitim-öğretim çağında bulunan 104.799 görme engellinin ancak %.0,01 kadarının okula gidip kalan %99,99 olan 103.442 çocuğun okula gitmek yerine evlerinde hapsedildiğini; köylerinde, mahallelerinde ziyan edildiğini; engelli olduğu için itilip horlandığını; bu çocukların geleceği olmayan, toplum içinde yer edinemeyecek ikinci sınıf insanlar olacağı gerçeğini görememesidir. Körler okulları boştur. Görme engelliler şu veya bu nedenle okuma imkanı bulamamaktadır. MEB öncelikle kaynaştırmalı eğitim projesi yapmak yerine görme engellilerin nasıl eğitim-öğretime kazandırılacağını planlamak zorundadır. Temel sorunumuz görme engellilerin okullaşma sorunudur. Ortada görme engelli öğrenci yok iken, görme engelli öğrencisiz kiminle neyi kaynaştıracağınız sorusu ortaya çıkmaktadır.
2) MEB’in ikinci en büyük yanılgısı ise; körler okullarını öğrencisizlik bahanesi ile kapatmak yoluna gitmesidir. Görme engelli bireylerin aileleri genel olarak alt gelir guruplarından ve eğitimsiz bireylerden oluştuğu için, aileleri engelli çocuğuna gerekli eğitimi verememektedir. Maddi imkanlardan yoksunluk ile cehalet de birleştiği zaman; bazı engelli aileleri engelli çocuğunu engelinden utandığı için komşularından dahi saklar ve onu bir odaya hapseder. Engelli çocuğun günlük temel ihtiyaçlarını ve temizliğini dahi yapmak aile için bir angarya olarak görülür. Diğer bir aile örneği ise çocuğu engelli olduğu için onun yeme, içme, tuvalet ve temizlik gibi temel ihtiyaçlarını dahi kendisi görerek engelli çocuğuna evcil bir hayvan muamelesi yapar. Onun doğal gelişimine ve bir çocuğun kendiliğinden kazanması gereken yetenek ve alışkanlıkları edinmesine, bilinçsizliğinden dolayı engel olur. Çocuğuna gerekli aile desteği vererek sağlıklı bir birey olarak yetişmesini ve engelli çocuğunun geleceğini düşünen aile sayısı, istisna olarak bile kabul edilemeyecek kadar azdır. İşte bu çocukların aileleri köy öğretmeninden, sağlık ocağından, muhtardan ve benzeri kişilerden görme engelli çocuklar için bir yatılı körler okulu olduğunu duyar. Yeme-içme ve barınma gibi bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılandığı için aile, görme engelli çocuğunu körler okuluna gönderir. Engelli ailelerinden çocuğunu normal okullara göndermeyi de deneyenler olmuştur. Normal okullara engelli çocuk okul idaresi tarafından ya kayıt edilmez, ya da kayıt edildi ise öğretmeni engelli çocuğa nasıl eğitim vereceğini bilemediği için, görmeyen çocuk tahtadan ve görüntülü ders materyallerinden yararlanamadığı için veya diğer çocuklar tarafından körlüğü bir alay konusu yapıldığı için okula uyum sağlayamaz. Bu nedenle ya okuldan ayrılarak okuma imkanından tamamı ile yoksun kalır ya da bir körler okuluna naklini aldırmak zorunda kalır.
Körler okuluna başlayan bir çocuk ayrı bir dünyaya geldiğini hemen fark eder. Öncelikle kendi yaşıtları olan sınıf arkadaşları ile yakın dostluklar kurar, oyunlar oynar, paylaşmasını öğrenir. Düşer, kalkar, zorlanır ama temel ihtiyaçlarını kendisi gidererek kendi ayaklarının üzerinde durmak zorunda olduğunu fark eder. Özgüvenini kazanan görme engelli çocuk geleceğini kendisi hazırlar. Öğretmenleri ve okul personeli bilinçlidir, körler okulu görme engelli çocuğun durumuna uygun olarak tasarlanmıştır. Ders materyali ihtiyaçları da karşılanmaktadır. Görme engelli öğrenciler, en azından 8 yıllık ilköğreniminin 5 yılını yukarıda belirttiğimiz şartlara ve imkanlara sahip olan körler okullarında sürdüremezse temel eğitim aldıkları kabul edilemez.
Kaynaştırmalı eğitim ya da başka hangi nedenle olursa olsun körler okullarını kapatmak, görme engellileri eğitimsiz bırakmak, cehaletin ve sefaletin kucağına itmek anlamına geleceğinden, bir cinayettir. Bu okulların kapatılmalarından sorumlu olan kişiler ya da kurumlar tarih önünde ve Tanrı huzurunda hesap vermekten kurtulamayacaklardır.
Kız ve erkek öğrencilerin bırakınız aynı sınıflarda, aynı okullarda dahi eğitim görmesini içlerine sindiremeyen cahil bürokratların ve bağnaz okul idarecilerinin yönettiği bugünkü MEB’in, bu yapısıyla normal kaynaştırmalı eğitimden dahi uzaklaşırken, körler okullarını engellilerin kaynaştırmalı eğitime geçmeleri için kapatması akla ziyan bir durumdur. Özel eğitim alanındaki diğer ülkelerin izlediği politikalara bakılmadan plansız programsız bu okulların kapatılmasına kaynaştırmalı eğitim değil ancak kapatmalı eğitim denilebilir. Biz engelliler ve engelli örgütleri olarak körler okullarının kapatılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz ve sorumlularından hesap sormaktan geri kalmayacağız.
Son olarak, Millî Eğitim Bakanlığı’nın aşağıdaki sorulara doyurucu cevaplar vermeden engellilerin eğitimi ile ilgili herhangi bir adım atması, bu alanda yaşanan sorunların kangren haline dönüşmesine neden olacaktır.
1) Anayasamızın zorunlu kıldığı ilköğretimden engellilerin ancak % 1,3’ ü yararlanmakta, diğer kalan % 98,7 ‘sı ise bu haktan çeşitli nedenlerden yararlanamamaktadır. Bakanlığımız eğitim-öğretim çağında olup bu hakkını kullanamayan engelliler için ne gibi önlemler almıştır veya ne gibi çalışmalar yapmaktadır?
2) Bugüne kadar herhangi bir ilköğretim okuluna kayıt olmayan engelli bir bireyin velileriyle ilgili herhangi bir yasal yaptırım uygulanmış mıdır?
3) Engellilerin okullaşma oranının %1,3’lerde olmasının nedenleri ne olabilir? Devletin bu konudaki sorumluluğu nedir?
4) Millî Eğitim Bakanlığı’nın hazırlamakta olduğu kaynaştırmalı eğitim projesine göre engellilerin normal okullarda özel alt sınıflar açılarak öğrenimlerine devam edebilmeleri için, özellikle yatılı körler okullarına öğrenci kaydının yapılmaması, kayıt yaptırmak için gelen görme engelli öğrencilerin geri çevrilmesi ve bu okulların her bakımdan ihmal edilerek kapatılma noktasına getirilmesi bakanlığınızın izlediği bir politika mıdır?
5) Niğde ilinde bulunan Cemil Meriç Körler Okulu’nun ikinci defa kapatılma kararının alınmasında bakanlığınızın Niğde İl Millî Eğitim Müdürlüğü’ne ve Cemil Meriç Körler Okulu idarecilerine görme engellilerin bu okula kayıt edilmemesi ve öğrencisizlik nedeniyle bu okulun kapatılması için önceden yapmış olduğu tekini ya da yazılı veya sözlü herhangi bir talimatı olmuş mudur?
6) Bakanlığınızın engelli öğrencilerle ilgili herhangi bir kaynaştırmalı eğitim ya da başka bir projesi var mıdır? Var ise bu projeler ile ne amaçlanmaktadır?
7) Millî Eğitim Bakanlığı olarak yatılı engelli okullarını engelliler için yararsız mı bulmaktasınız?
8) Bakanlığınca, diğer batı ülkelerinin özel eğitim alanındaki mevzuatları ve uygulamaları izlenmekte midir? Özellikle yatılı okullarla ilgili kapatma kararları alınırken, diğer ülkelerin benzer sorunlar karşısında bulduğu çözümler dikkate alınmakta mıdır?
Ek 1 : Millî Eğitim Bakanlığı 2010-2011 Yılı Engelli Eğitim İstatistikleri :
Tüm İlköğretim ve Ortaöğretim Okulları : 36899 okul, 13657223 öğrenci, 621706 öğretmen,
Engelli Örgün ve Yaygın Öğretim Kurumları Toplamı : 1134 kurum, toplam 6060 derslik, 173507 öğrenci, 10344 öğretmen
Özel Eğitim Örgün Eğitim Toplamı : 612 kurum, 5404 derslik 141248 öğrenci, 7868 öğretmen
Özel Eğitim Okulu Bünyesindeki Anasınıfları : 89 kurum, 727 öğrenci, 131 öğretmen
İşitme Engelliler İlköğretim Okulu : 49 okul, 678 derslik, 4316 öğrenci, 1110 öğretmen
Görme Engelliler İlköğretim Okulu : 16 okul, 291 derslik, 1357 öğrenci, 431 öğretmen
Ortopedik Engelliler İlköğretim Okulu : 3 okul, 58 derslik, 516 öğrenci, 96 öğretmen
Eğitilebilir Zihinsel Engelliler İlköğretim Okulu : 53 okul, 673 derslik, 3016 öğrenci, 1110 öğretmen
Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi : 43 merkez, 482 derslik, 1593 öğrenci, 557 öğretmen
Uyum Güçlüğü Olanlar İlköğretim Okulu : 1 okul, 10 derslik, 52 öğrenci, 14 öğretmen
Öğretilebilir Zihinsel Engelliler (Eğitim Uygulama Okulu) (İlköğretim) : 138 okul, 1301 derslik, 8327 öğrenci, 1907 öğretmen
Özel Eğitim İlköğretim Okulu : 118 okul, 1522 derslik, 3431 öğrenci, 1647 öğretmen
Özel Eğitim Sınıfı (İlköğretim) : 18541 öğrenci
Kaynaştırma Eğitimi (İlköğretim) : 84580 öğrenci
Ortopedik Engelliler Meslek Lisesi : 2 lise, 9 derslik, 107 öğrenci, 37 öğretmen
İşitme Engelliler Meslek Lisesi : 19 lise, 192 derslik, 2006 öğrenci, 321 öğretmen
Eğitilebilir Zihinsel Engelliler Meslek Lisesi : 81 lise, 188 derslik, 4904 öğrenci, 507 öğretmen
Kaynaştırma Eğitimi (Ortaöğretim) : 7775 öğrenci
Özel Eğitim Yaygın Eğitim Toplamı (bkz. Dipnot 1) : 522 kurum, 656 derslik, 32259 öğrenci, 2476 öğretmen
Öğretilebilir Zihinsel Engelliler (İş Eğitim Merkezi) : 131 merkez, 33 derslik, 3680 öğrenci, 111 öğretmen
Bilim ve Sanat Merkezi (Yetenekli ve Üstün Zekalılar) : 61 merkez, 572 derslik, 9215 öğrenci, 675 öğretmen
Otistik Çocuklar İş Eğitim Merkezi : 7 merkez, 339 öğrenci
Özel Eğitim Okulu (Yaygın Eğitim) : 111 okul, 19025 öğrenci
Rehberlik ve Araştırma Merkezi (bkz. Dipnot 2) : 212 merkez, 51 derslik, 326423 öğrenci, 1960 öğretmen
DİPNOTLAR:
1. Yaygın Eğitim Kurumlarına ait kursiyer sayısı bilgileri 2009/’10 öğretim yılı sonu itibariyle verilmiştir.
2. Rehberlik ve Araştırma Merkezlerindeki öğrenci sayıları toplam öğrenci sayısına dahil edilmemiştir.