Günbegün akan hayatımızın hızına ayak uydurma çabasında olan ,içimizde yaşayan ,çoğu hayata karamsar bakan bir kitle olan engellilerin hatırlandığı sayılı haftalardan olan Engelliler haftasını yakın bir süre önce geride bıraktık. Her yılın mayıs ayının 10’ u ile 16’sı arasında kutladığımız bu haftada ülkenin çeşitli yerlerinde bir çok etkinlik düzenlendi. Bu etkinliklerin başında benim için en anlamlı olanı kutsal askerlik görevini yerine getirememiş olan engellilerin 1 günlük de olsa bu şerefli görevi yerine getirebildikleri temsili askerlik etkinliği oldu. 10 Mayıs sabahı sabahın erken saatlerinde ben de dahil 56 arkadaşımız Manisa Batı kışla ‘ ya teslim olduk. Üniformalarımızın dağıtılmasının ardından bize eşlik eden yüce ordumuzun askerlerinin de yardımı ile ilk aşama olan kıyafetlerimizin giyilmesini tamamladık. Bunun akabinde yemin töreninin yapılacağı alana hareket ettik ve burada kısa bir prova yaptık. Bu kısa süre içinde edindiğim izlenimlerin en büyüğü özellikle ailelerin tüm hareketlerine yansıyan o büyük gururun varlığıydd. Tabiki de tüm askwer engelli kardeşlerim de o gururun eksiği değil fazlası vardı. Yemin edip binaları gezdikten sonra öğle yemeğini yine askerliğin gerektirdiği intizam ve düzene uygun bir biçimde yedik. Günün sonunda teskerelerimizi aldıktan sonra herkes yine eskisi gibi yaşadıkları ilçelere ve yörelere dağıldı.İşte bizler için büyük bir vazife olan askerlik ödevi böyle küçük bir zamanda da olsa yerine getirilmiş oldu. Bu olaydan da anlayabildiğim yegane edinim engelli kardeşlerimin küçük şeylerden bile ne denli mutlu olabilecekleri oldu. Bazen bizler için küçücük olan bir hareket onlar için dev bir mutluluk kaynağı olabilir. Empati kurarak hayatı sürdürmenin gerekliliğini de bu gibi olaylarda görebilmekteyiz.Her yılın sadece bir haftasında hatırlamayı kendimize huy edindiğimiz engellilerimiz yılın her günü hatırlanmayı hak etmiyorlar mı ?Burada önemli olan benim söylemekten usandığım engelli haklarının iyileştirilmesi ,insanca yaşamanın gereği olan maddi özgürlüğün engellilere sağlanması ve yeterli istihdamın tüm bireylere tanındığı gibi engellilere de tanınması konularının bir an önce çözümlenmesi noktasında adımların daha cesurca atılmasıdır. Kurumlarımız engelli konseyleri kursalar da ,siyasi partilerimiz engelli birimleri oluştursalar da elde edilen elle tutulur bir durumun oluşmaması engelli camiasının umutlarını kırmaktan öteye gidememektedir. Engelli mücadelesinde sürdürdüğümüz mücadelenin en büyük engeli yine biz engellileriz. Sadaka kültürüne alışan engelli toplumu bizim hak arama çabalarımıza en büyük baltayı vurmaktadır. Bizlere insanca yaklaşmaktan ziyade acınacak varlıklar olarak yaklaşan kişilerin oluşmasına sebep olan kişiler işte bu sadaka kültürüne alışan engelli arkadaşlarımızdır. Yılda sadece 1 hafta hatırlanmamızda bu arkadaşlarımızın da payı büyüktür. Arkadaşlar biz engelliler sadece bizlerin zaten sahibi olması gereken hakları talep ederken lutfedilen küçük şeylere tamah etmekteyiz. Bu yüzden tüm engelli kardeşlerime ve ailelerine köşemden naçisane seslenmek istiyorum. Bilinçlenelim, haklarımızı bilelim ve gereken mücadeleyi verelim. Saygılarımla…
Serhat Kayın.