Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın hangi şartlarda eğitimini sürdürdüğünü pek çoğumuz bilmiyoruz. Bundan yıllarca öncesinde bizler 5 yılda ilkokulu bitirirken okumak istemeyen arkadaşlarımız eğitim hayatlarına son veriyorlardı. Günümüzde ise ilkögretim hayatı 8 yıla çıkartıldı ve bu sefer çocuklarımız mecburi olarak bu kadar daha yıl okula gelmek zorunda kaldılar. Çocuklarımızın daha fazla öğrenim görmeleri pekala da çok güzel bir fikir ve sonuna kadar desteklemekteyim. Ancak sınıf geçmenin her koşulda sağlandığı bir sistemde öğrenimin niçin arttırıldığını da çözmekte zorlanıyorum. Eğer ki öğrenci zayıf bir not alsa bile geçeceğini biliyor ise dersine çalışmıyor aksine yükseltilmek istenen eğitim ögretim sistemi daha da çok sekteye uğratılıyor. Ve 8. Sınıfı bitiren bir öğrencinin toplamayı bile zor yaptığını görebiliyoruz. Okuma yazmayı bile tam olarak yapamayan öğrencilere de rastlamıyor değiliz hani…
Şimdi eğitim öğretim sisteminin merkezine inip sorunların kaynağına bir değinmekte fayda görüyorum. Milli Eğitim Bakanlığı’ nın sadece kar etmek amacı ile uygulamaya soktuğu ücretli öğretmenlik sistemi bu sorunun bence merkezidir. Daha ucuza öğretmen çalıştırmak amacını güden bu sistemde öğretmenler kimi kez branşı olmayan derslerde eğitim vermektedirler. Fizik öğretmeninin sınıf öğretmeni olarak okuma yazma öğretmesi ve ya ziraat mühendisinin matematik dersine girmesi hangi akıl ve mantıkla açıklanabilir bana birisi lütfen çıksın da açıklasın. Yine ücretli öğretmenlerimizin bazıları geçici olduklarını bildikleri için fazla kendilerini derslere vermemektedir , bu sayede de dersin kalitesi düşmektedir. Devletimiz bu sistemle belki 1 öğretmen çalıştıracağı yerde 3 öğretmen çalıştırmaktadır ancak eğitimin kalitesi de yerlerde sürünmektedir. Öğrenciler ücretli öğretmenlerin geçici olduklarını bildikleri için öğretmenlerini pek ciddiyealmamakta ve derse hiçbir önem vermemektedirler. Şimdi nerde kaldı zorunlu eğitimin 8 yıla çıkartılması ?
Sanmayalım ki eğitimin sorunları sadece ilkokul seviyesinde bitmekte. Üniversitelerimizdeki öğretim üyesi eksikliği de yüksek öğretimin kalitesini yerlere düşürmüştür. 81 ile yayılan üniversitelerimiz her yıl yeni öğrenci kabul etmekteler ancak bünyelerindeki profesör sayıları bir elin parmaklarını geçmez. Marifet her ile üniversite açmak değil üniversitelerimizin kalitesini dünya standartlarına çıkartmak olmalıdır. Yeterli öğretim üyesine sahip olmadan açılan her üniversite sadece bize işsiz sayısını arttırmaya yarar. Özel üniversitelerin devlet üniversitelerindeki profesörleri her geçen gün transfer ettikleri ülkemizde amaç sahip olduğumuz kaliteli devlet üniversitelerinin eğitim öğretim kalitelerini sürdürmelerini sağlamak olmalıdır. Ekonomi profesörü olmayan iktisat fakültesini Şırnak ‘ a açmanın o üniversiteye mensup öğrencilere ne faydası olacak çok merak ediyorum. Sürekli populist yaklaşımlarla açılan bu eğitim kurumlarının hangi amaca hizmet ettiklerini siyasilerimizin açıklamalarını bekliyorum.
Seçim zamanında 55000 öğretmenin atanacağını söz veren sayın başbakanımız şimdiye kadar 11000 öğretmen ataması yapmıştır. Verilen sözlerin bu kadar kısa sürede sümen altı edilmesi de çok manidardır. Görülüyor ki eğitim sisteminde yine hiçbir değişme olmayacak biz de sadece bazılarına sürü yapılacak koyun yetiştirmeye devam edeceğiz. Cem Yılmaz “ Eğitim şart” diye bağıradursun biz yine eğitimi elimize yüzümüze bulaştırmayı son sürat sürdüreceğiz sanırım. Bu yanlış gidişe bence biraz da olsa sesimizi çıkartalım ki geleceğimiz olan çocuklarımıza yazık olmasın. Saygılarımla…
Serhat Kayın.