Evet arkadaşlar geçen sayıda yazmaya başladığımız Anadolu’nun mucizesi incir ve zeytin birlikteliğini yaşatmayı başaramayan günümüz Türkiye şartlarında bizim de içinde bulunduğumuz bu terör ortamını kınayarak yazıma başlamak istiyorum.
Bizler engelli olarak yaşamlarını sürdürenlerin dünden beri karşısında olduğumuz savaş ve terör ortamı barışın gerekliliği kadar yeni dönemde karşımıza istemeden çıkacak yeni engellilerin oluşmaması için mutlaka uzak durulması gereken bir durumdur. Doğal ortamda sağlık problemleri nedeniyle ortaya çıkan sakatlığı engelleyemezken savaşın ve terörün bu sayıların üzerine eklediği doğal olmayan engelli sayısını ortadan kaldırabiliriz. Bizler savaş ortamının insanlık tarihinde hiç bir şey’in çözümüne dair pozitif bir etki yarattığını görmedik.Fakat dünyanın gelişmiş savaş sanayisini elinde bulunduran ülkeler kendi topraklarından uzaklarda zayıf noktalarda ürettikleri savaş oyuncaklarını pazarlayarak insanlığın düzeni bozmaktadırlar.Haberleri dinlerken artık içimize bir korku düşüyor duyduğumuz şehit haberleri bizleri derinden yaralıyor.Çatışmalarda yaralanan askerlerimize ise biliyoruz ki verilecek bir cevapımız yok,onlarda bizim gibi gelecekleri kararmış artık vucüt fonksiyonlarının bir kısmını kullanamaz hale gelmiş şerefli gazi arkadaşlarımızın ülkesi için düştüğü durumun aslında çözüme yönelik bir savaş olmadığını görünce kendilerine verilecek cevap bulunmamaktadır.
Bizim İnsanlık olarak asli görevimiz engellenebilir sakatlıkları tamamen ortadan kaldırmak ve tekrarlanmasını önlemek amacıyla çalışmalar yapmak iken biz ne yapıyoruz terör ve savaşlar sayesinde halkın daha fazla engelli olması için elimizden gelen bütün çabayı sarf ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazıda Güneydoğu’da bazı zihinsel engelli çocuklarımızın güvenlik güçlerine(devlete) taş atmaları için ön saflar ‘da bulunmalarını sağlayarak zihinsel engellerinden dolayı ceza almayacak olmalarını düşünen terör örgütü yöneticileri bu dili dini ve ırkı hiç önemli olmayan çocuklarımızı kendilerine güç olarak kullanmaya çalışıyorlar. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki zihinsel engelli bir çocuğumuzu bu işlerin içine karıştırmayı düşünebiliyorlar lütfen bunlara engel olmak için birlikte beraberce sesimizi çıkartalım ve barışı savunalım barış savunucusu olmadığımız sürece taraf olduğumuz zaman kazanan olmayacağız.Bizleri zaten görmezden geliyorlar.Bizlerin yapması gereken toplumun için de sağlıklı hayat süren fakat engelsiz bir dünya için yapmadıkları barış çalışmalarını yapmak için harekete geçmeliyiz.İçinde bulunduğumuz güçlü örgüt yapısıyla Altınokta’ nın toparlayıcı örgütsel çalışmaları bunlara gereken dersi verecek güçtedir.
Ülkemiz süreç olarak derin bir siyasi belirsizlik içinde bocalanırken bunun üzerine yıllardır kanımızı emen terör belası tekrar hortlatılarak bazı partiler buradan oy rantı sağlayarak demokrasinin dışın da halkı baskı ve zulümle taraf olmaya zorluyor.Tabiî’ki bu olaylardan en fazla zarar gören kesim her zaman olduğu gibi engellilerdir.Bizler sosyal alanlarda kendimize verilmesi gereken hakları örgütsel olarak Altınokta çatısı altında savunurken şartların oluşturduğu yeni engelli arkadaşlarımız savaş ve terör sayesinde toplam nufüsta’ ki engelli oranımızı otomatikman yükseltmesine sebep olmaktadır.Geçmişten süre gelen halledemediğimiz tıbbi engellilik başımızın derdiyken engellenebilir durumda olan sakatlıkları insanlığı düşünmeyen siyasi oteriteler , savaş ve terörü çözüm olarak gören yetersizler yaptıkları şeyin nelere malolacağını bilmeyen devlet yöneticilerine korkmadan şunu yazıyorum eğer bu ülkeyi yönetmek için barışçıl yöntemleri bulamıyorsanız gelin bizlerden fikir alın bizler ülkenin geleceği için mevcut siyasilerden daha fazla düşünebilen çözüm ve çare üretebilen bir kaynağa sahibiz . Altı nokta körler derneği Türkiye’nin birçok ilinde faaliyet gösteren tamamen insan odaklı çalışmalara imza atan bir kuruluştur yapımızın gereği içimizde hiçbir ayrım yapılmadan sadece insanlığa faydalı projelere imza atılarak engelli toplumunun ileri düzeyde sosyal hayata kavuşmaları için yaklaşık yarım asırdır. Türkiye Cumhuriyetin’de görev almıştır.Birçok darbe gelmiş geçmiş birçok parti kurulup kapatılmış fakat Altı nokta körler derneği bu insancıl tavrı ve tarafsız bakış açısıyla devamlılığını bugüne kadar sorunsuzca getirmiştir.Bizler Altınokta’ nın içinde yaşayan büyüyen insanlar olarak ülkemizin içinde bulunduğu şartları her daim dikkatle takip etmekteyiz.Birincil görevimiz olan engelli hareketi üzerine yapmamız gerekenleri hiçbir güç karşısında korkmadan çekinmeden yerine getiriyoruz ama bizim istediğimiz mevcut siyasal ortamlarda söz sahibi olabilecek içimizden yetişmiş arkadaşlarımızı partilerin görerek bizlerinde bu ülkenin geleceğine sorunlarına çözüm üretmemizi olanak sağlasınlar senelerdir kadınların verdiği meclisteki kota kavgasını şimdi bizde yaşıyoruz madem bizler bu toplumun belirli bir oranını oluşturuyoruz mecliste bizimde temsil edilmemiz için gereken değişimlerin yapılması gerekir buda şimdiki savaş terör ortamını destekleyen kesimlere dur deme şansımızı ortaya koyar.Altınokta bu güce sahip bir oluşumdur bunu hissettirmemiz gerekmektedir.Bizler Altınokta’nın gönüllü neferleri olarak heryer’ de bunu haykırmalıyız sonuçta bizler engelli olsak ta yeni engellilerin sayısını bir nebze azaltarak üstlenmiş olduğumuz misyonu yerine getirmiş oluruz yapmamız gereken daha cesur olarak sesimizi heryer de duyurmaktır. Artık susmanın çare olmadığı bir dönemdeyiz ülkemiz büyük bir kaos ortamındadır, ve biz bunu seyrediyoruz engel olmak için gereken neyse oturduğumuz yerden kalkarak Bayındır’daki incir ve zeytin mucizesini hatırlayarak silkinmemiz ve harekete geçmemiz gerekmektedir.Gelecek güzel günler için hep beraber kolkola harekete geçmek dileğiyle.
HÜSEYİN PEHLİVAN