GÖRME ENGELLİLER HAKKINDA GÖRENLER İÇİN REHBER
On yaşındaki Damla diyor ki, Sevgili Arkadaşlar,
Biliyorsunuz görme organımız gözdür. Ve gözümüzde bazı nedenlerden dolayı hasarlar olabilir. İşte ben bunları size anlatacağım. Örnek olarak hepimiz sokakta arkadaşlarımızla oynamayı çok severiz. Fakat sokakta çok tehlike var. Bunlar gözümüze zarar verebilir. Örnek olarak birbirimize şaka bile olsa taş atmamalıyız. Dikenli bitkilere dikkat etmeliyiz. Eğer gözümüzde ağrı, bulanıklık vb rahatsızlıklar olursa annemizden ve babamızdan gizlememeliyiz. Onlar kızmazlar. Aynı şekilde doktorlardan da korkmamalıyız. Onlar bizler için, bizleri düşündükleri için bazı şeyleri yapıyorlar. Evde olabilecek bazı kazalar da var. Bunlardan bir tanesi evde bulunan sivri ve kesici aletlerdir. Bunlara dikkat etmeliyiz; veya hepimiz televizyon seyretmeyi çok severiz. Ama çok yakından seyredersek gözlerimiz bozulabilir. Gözlük takmak zorunda kalırız. Buna da dikkat etmeliyiz. Ayrıca eğer gözlük takan bir arkadaşımız varsa veya biri gözlük takıyorsa alay edilmemeli. Çünkü, bu hiç güzel bir şey değildir. Ayrıca gözlük ayıp değil., doğaldır. Ve de annemiz, babamız veya arkadaşlarımızın sevgisi azalmaz. Gözlük ihtiyacı olanların takması daha iyi görmesini sağlar. Ve son olarak kağıt ok yapıp, birbirimize atmamalıyız. Çünkü gözümüzde büyük hasarlar meydana gelebilir. Gözümüzü gözümüz gibi koruyalım.
GÖZ VE GÖRME Beş duyu organımızdan biri olan GÖZ, bildiklerimizin %80’ini öğrenmemizi sağlayan organdır. Göz, kafatası içinde 25cm3 orbita kemik yuvasına yerleşmiş, 7 gr ağırlığında, top şeklinde, ön kısmı şeffaf bir küredir. Her gözün yukarı, sağa, sola ve yanlara kontrollü hareketini sağlayan 6 kası vardır. Işık enerjisi, gözün iç arka tabakasında kimyasal enerjiye dönüşerek, elektrik uyaranı halinde, göz siniri aracılığı ile beynin arka tarafına ulaştırılır. Göz Duyusu; ışık, şekil, renk, hareket ve derinlik gibi çok çeşitli özelliklerin toplamıdır. Görme duyusunun gelişmesi, doğumdan sonra altı yaşına kadar devam eder. Doğumda, iki göz arasındaki denge herhangi bir nedenle bozulmuş ise, bir göz, beyin tarafından tercih edilir, diğer göz atıl kapasite ile kullanılır. Düşük kapasite ile kullanılan gözün görme yeteneği azalır ve göz tembelliği oluşur. Göz hastalıkları kalıtım ile geçen, mikrobik, çeşitli kazalar ve mekanik birçok nedenlerle ortaya çıkabilir. Ülkemizde akraba evlilikleri, çocukluk çağı körlüklerinin başta gelen sebebidir. Geri kalmış ülkelerde trahom gibi mikrobik ve A vitamini eksikliği gibi beslenme bozukluğu, başlıca körlük nedenleridir. Göz içi ortamının şeffaflığı ve basıncının dengesi korunduğunda göz iyi çalışır. Görme mekanizması, aynı bir fotoğraf makinesine benzer. Görüntü göze, mercek ve diyafram sisteminden geçerek girer. Mercek sistemindeki bulanıklık, görmeyi özellikle yaşlılıkta çok azaltır ve buna katarakt denir. Ameliyat ile bulanık olan lens, dışa alınarak göz içine camdan bir mercek yerleştirilir. Gözün iç basıncının artarak görme sinirini tahrip etmesine glokom denir. Göz içi sıvı miktarını azaltan ve sıvının kontrollü boşalmasını sağlayan ilaç ve ameliyat ile tedavi yapılır. Göz hareketinin uyumlu çalışmasında bozukluk, şaşılık olarak fark edilir. Küçük yaşta, erken tedavi edilmesinde fayda vardır. Göz hastalıkları çok çeşitlidir. Diğer bazı hastalıkların yanında, göz hastalığının ortaya çıkması sıktır. Bunlardan en önemlisi şeker hastalığıdır. Göz içinde, şeker hastalığı sırasında kanamalar meydana gelir. Acil tedavi gerekir. En basit göz rahatsızlığı, kırma kusurudur. Basitçe açıklamak için, uzak görmesi bozuk olanlara miyop, yakın görmesi bozuk olanlara hipermetrop denir. Göz önüne takılan gözlük veya kontakt lens mercekleri ile bu kusur düzeltilebilir. Çocuk küçük yaşta iken kırma kusuru düzeltilebilirse, her iki gözün görmesi daha iyi olur. Göz sağlığının korunabilmesi için ilk 3 yaşta, standart göz muayenesinden geçmek gerekir. Daha sonraları her iki yılda bir muayene uygundur. Kazalar; özellikle trafik, ev, iş ve av kazaları önemli sayıda görme kaybına sebebiyet vermektedir. Sivri uçlu araçlar, oyuncaklar, çocukların arabalarda ön koltukta oturmaları, patlayıcı ve yanıcı maddeler göze çok zararlıdır. Göze kimyasal herhangi bir madde kaçtığında, hemen acil olarak çeşme suyuyla bol bol yıkanmalıdır. Yıkama işlemi duruma göre en az 30 dakika sürmelidir. Göz organı, vücudun en yoğun sinir hücre yerleşimine sahiptir. Göz hastalıklarında ağrı çok olabilir. Kesinlikle göz uzmanı dışında ilaç veya ilkel tedavilerden kaçınılmalıdır. Teknolojik ilerlemeye paralel olarak, ileri optik ve elektronik cihazlarla, göz hastalıkları tedavisinde ve görme kaybının rehabilitasyonunda çok başarılı olunmaktadır .
AZ GÖRENLER VE AZ GÖREN REHABİLİTASYONU
Görme gücünün (görme keskinliği veya görme alanı) gözlük, kontakt lens gibi bilinen yöntemlerle, ilaç tedavisi ile veya ameliyatla yararlı düzeye ulaştırılamadığı durumlara, kısıtlamanın derecesine göre körlük veya az görme denir. Her iki durumda da temel ilke, kişinin mevcut kapasitesini en yüksek düzeyde kullanabilmesi için gerekli yardımcı cihazlar ve eğitim çalışmalarını kapsayan rehabilitasyondur. İnsan hakları ve fırsat eşitliği prensibinden hareketle, toplumun her bireyi toplumun tüm kaynaklarından eşit olarak yararlanabilme hakkına sahiptir. Bu hak her bireyin bağımsız, üretken ve zevkli bir yaşam biçimine ulaşabilmesi olarak özetlenebilir. Çağdaş sağlık göstergeleri artık eskisi gibi ölüm ve hastalık istatistikleri ile değil, yaşam kalitesi ölçekleri ile değerlendirilmektedir. Sağlık hizmetinin tüm alanlarında olduğu gibi görme problemleri olan insanlarda da temel amaç, rehabilitasyon uygulamaları ile kişinin yaşam kalitesini yükseltmektir. Uygulanacak rehabilitasyon programları, kişinin mevcut görme kapasitesine göre günlük yaşam aktivitelerinin gerçekleştirilebilmesi ve mesleksel becerilerinin kazanılması ve uygulanabilmesi için gerekli hedeflere göre belirlenir. Yani, görme gücü kaybı hangi düzeyde olursa olsun veya yaşamın hangi döneminde başlamış olursa olsun herkes için yapılabilecek bir şeyler vardır. Ancak, rehabilitasyon uygulamaları göz kaybının derecesi, oluştuğu yaş dönemi ve kişinin amaç ve hedeflerine göre değişmektedir. Görme fonksiyonunun tamamen kaybedilmediği, ancak geleneksel tıbbi yöntemlerle yararlı düzeye çıkarılamadığı durumlarda az görme rehabilitasyonu gereklidir. Az görenlerin rehabilitasyonunda, temelde yatan göz hastalığı ve mevcut fonksiyonel duruma göre, günlük yaşam aktiviteleri ve mesleksel becerilerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli uzak veya yakın görmenin bazı yardımcı cihazlar ve eğitimle yükseltilmesi hedeflenmektedir. Az görenlerin rehabilitasyonunda ilk aşama, yaşam kalitesi ölçekleri ile kişinin işlevsel kayıplarını belirlemek ve yaşamsal ve mesleksel alanlardaki hedeflerini saptamaktır. İkinci aşama, bu hedeflere ulaşılabilmesi için yararlanabileceği yardımcı cihazlardan uygun olanları seçmek üzere yapılan muayenedir. Üçüncü ve en önemli aşama eğitim aşamasıdır. Eğitim uygulamalarında ilk önce görme probleminin başladığı yaşa bağlı olarak hiç kazanmadığı (bebek ve çocukluk dönemi) veya daha sonra kaybettiği (yetişkin ve yaşlılık dönemi) görme işlevi ile ilgili fonksiyonların kazandırılması gerekir. Çünkü, görme işlevi sadece göz ile ilgili olmayıp, beyin başta olmak üzere vücudun tüm bölümlerinin koordine olarak çalışmasını gerektirir. Eğitim uygulamalarının diğer alanı ise önerilen yardımcı cihazların kullanılabilmesi ve işlevsel alandaki kısıtlayıcı etkilerin giderilmesi için gerekli alıştırmaları kapsar. Sonuç olarak az gören rehabilitasyonu ülkemizde bugüne kadar bazı kuruluşlar tarafından uygulandığı gibi, teleskopik sistemler veya benzeri cihazların reçete edilmesi ile sınırlı değildir. Yardımcı cihazların önerilmesi, rehabilitasyonun sadece bir bölümü olup, eğitim çalışmaları ile desteklenmediğinde anlamsızdır. Uluslar arası çalışmalara göre, sadece cihazın verilmesine yönelik uygulamalarda, kişinin yararlanma düzeyi %5 iken, eğitim programları ile desteklendiğinde yararlanma düzeyi %90-95 olmaktadır. Sonuç olarak, körlerin ve az görenlerin rehabilitasyonu bir uzmanlık alanıdır ve bilimsel temellere uygun olarak gerçekleştirildiğinde yararlı olabilir.
İlgilenenler için söz konusu merkezlerin iletişim bilgileri aşağıda sunulmuştur. Ankara Numune Hastanesi Körlükle Mücadele Ulusal Referans Merkezi ( KÖMER) Tel: 311 97 40 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Görme Özürlüler Rehabilitasyon ve Araştırma Merkezi Tel : 0312 363 89 90 /118 Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Tel: 0312 305 15 76/176 -324 38 47GÖRME ENGELLİ KİMDİR – KİM DEĞİLDİR ?
Görme engelli kişi, himayeye muhtaç, acınacak ve çaresiz bir insan değildir. O, diğer insanlardan çok farklı, olağanüstü yetenekleri olan ve başkalarının duyamadığı sesleri duyan, mucizevi bir yaratık da değildir. Diğer insanların sahip olduğu olumlu ve olumsuz özelliklerin hepsi onda da mevcuttur. Görme engelliler arasında da başarılı olan, başarısız olan, bencil olan veya toplumun çıkarlarını düşünen insanlar bulunabilmektedir. Kısacası görme engelli de herkes gibi bir insandır.
Farklı yazı sistemi kullanarak o da aynı kitapları okur. Farklı metotlarla aynı bilgileri ve aynı eğitimi alır. Diğer insanlarla aynı okulları, aynı işyerlerini, aynı caddeleri, aynı eğlence yerlerini paylaşır. Özetle görme engelli olmak diğer insanlardan farklı bir kişiliğe sahip olmak demek değildir.
GÖRME ENGELLİ OLMAK ÖNEMLİ BİR SORUN MUDUR ?
Görme engelli bir kişinin yaşadığı en önemli sorun, gözlerinin görmemesi değil, toplumun görme engellilerle ilgili yanlış anlayış ve ön yargılarıdır; kendisine sağlanan olanakların yetersizliği ve diğer insanlarla arasındaki fırsat eşitsizliğidir.
Eğer görme engellilere de yaşamın her alanında gerekli fırsat eşitliği ve yeterli olanaklar sağlanırsa, görme sorunu olması o insanlar için basit bir fiziksel sorun düzeyine inecektir. Bugün ülkemizde görme engellilerin ulaşmak istediği başlıca hedef, herkesle eşit hak ve olanaklara sahip olmak, toplumla kaynaşmak ve günlük yaşamlarını sürdürürken bağımsız ve özgür olabilecekleri koşullara sahip olmaktır.
Görme engelli bir kişinin, karşılaştığı her başarısızlık için körlüğünü bir mazeret olarak göstermesi ne kadar yanlışsa, toplumun da her başarının sağlanması için görmenin gerekli olduğunu ileri sürmesi o kadar yanlıştır. İkisinin de pratik sonucu olumsuzdur. İnsanla toplum arasında sürekli bir etkileşim vardır. Bu nedenle görme engelli kişilerin değerlendirmeleri toplumu, toplumun değerlendirmeleri ise görme engellileri etkilemektedir.
GÖRME ENGELLİLER NASIL OKUYUP YAZMAKTADIRLAR?
Görme engellilerin okuyup yazmak için kullandıkları, noktalardan oluşan kabartma bir yazı sistemi bulunmaktadır. Bu yazı sistemi, 1829’da Luis Braille adlı bir kişi tarafından bulunmuştur. Luis Braille 1809’da Fransa’da doğmuş ve küçük yaşta gözlerini kaybetmiştir. Resim kartonuna benzer kağıtlar üzerine kabartılmış noktalardan oluşan yazı, görme engelliler tarafından parmak uçlarıyla okunmaktadır. |
Altı nokta sisteminden oluşan bu yazıya ” Braille yazı” denilmektedir. Braille yazı, normal yazı gibi tükenmez ya da kurşun kalem kullanılarak yazılmaz.Çünkü kabartma noktaların belli aralıklarla düzenli bir şekilde bir araya getirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle yazı yazmak için tablet veya daktilo adı verilen özel yapılmış araçlar kullanılmaktadır. Tablete takılan kağıt, ucu sivri özel bir kalem aracılığıyla kabartılmaktadır.
GÖRME ENGELLİLER KENDİ BAŞLARINA GEZİP DOLAŞABİLİRLER Mİ ?
Düzenli bir çevrede bazı koşullar ve olanakların sağlanması halinde görme engellilerin de bir yerden bir yere kendi başlarına gidebilmeleri mümkündür. Görme engelliler kendi başlarına dolaşmak için beyaz renkli, metalden veya plastikten yapılmış bir baston kullanırlar. Bu baston katlanıp cebe ya da çantaya konulabilir. Baston kullanarak gezebilmek için özel bir eğitim gerekmektedir. Ancak bazı görme engelliler herhangi bir eğitim almadan da kendi kendilerine beyaz baston kullanımını öğrenebilmektedirler. Görme engelli çocuğu olan aileler, küçük yaştan itibaren bu çocuklarını baston kullanarak gezip dolaştırmaya alıştırmalıdırlar. Okullarda öğretmenler birinci sınıftan itibaren bu gibi çocukların baston kullanma alışkanlığı kazanmalarını sağlamaktadırlar. Aksi takdirde onlara ileri yaşlarda baston kullanımının benimsetilmesi zorlaşmaktadır.
Baston kullanmadan gezip dolaşmak görme engelli bir kişi için oldukça tehlikeli kazalara yol açmaktadır.
Bazı gelişmiş ülkelerde görme engellilerin rahatça gezebilmeleri için özel olarak yetiştirilmiş rehber köpeklerde kullanılmaktadır. Ancak bu uygulama ülkemizde henüz mevcut değildir.
GÖRME ENGELLİLER SPOR YAPABİLİRLER Mİ?
Görme engelliler de gerekli eğitimi alarak sporun çeşitli dallarında çeşitli etkinlikler sürdürmektedirler. Görme engellilerin başarıyla yaptıkları spor dalları şunlardır: Futbol, golbol, yüzme, atletizm, güreş, showdoown, doğa yürüyüşleri, izcilik, binicilik, satranç vb.
Görme engelliler futbol topuna ses çıkartabilecek çeşitli ekler yaparak ya da bu amaçla özel olarak üretilmiş olan sesli topları kullanarak futbol oynayabilmektedirler.
Golbol görme engellilere özgü bir spor dalı olup, dörder kişilik iki takımın oturur vaziyette topu elle yuvarlayarak kaleye gol atma çabalarından oluşmaktadır.
Bugün itibariyle ülkemizde görme engelliler alanında 13 spor kulübü bulunmaktadır. Kurulan ilk ve en büyük spor kulübü Ankara Altı Nokta Spor Kulübüdür.
GÖRME ENGELLİLER İÇİN ÖZEL EĞİTİM VEREN KURUMLAR HANGİLERİDİR ?
Ülkemizde Adana, Ankara (2), Çanakkale, Denizli, Erzurum, Gaziantep, İstanbul (2), İzmir, Kayseri, Kahramanmaraş, Konya, Niğde, Tokat, Diyarbakır’da olmak üzere görme engelli çocukların okuyabileceği 16 adet Körler Okulu bulunmaktadır. Ayrıca 15 ve üzerindeki yaşlarda bulunan görme engellilere de temel ve mesleki eğitim veren rehabilitasyon merkezleri vardır. İki adet olan bu rehabilitasyon merkezlerinden biri Ankara, diğeri İstanbul’dadır. Bu merkezlerde, günlük yaşam için gerekli beceriler, okuma-yazma , baston kullanma ve bağımsız hareket, daktilo, telefon santralciliği, masörlük, bilgisayar, makrome işleri gibi eğitimler verilmekte ve görme engellilerin devlet veya özel sektörde işe girerek veya bağımsız bir iş kurarak topluma yararlı, üretici bireyler olarak yetiştirilmeleri amaçlanmaktadır.
KÖRLER OKULLARINA KAYIT KOŞULLARI
Ülkemizde 16 görme engelli ilköğretim okulu bulunmakta olup, hepsi de yatılı ve gündüzlüdür.
Görme engelli öğrenciler bu okullara kayıt için, Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinin 7’nci maddesine göre; Milli Eğitim Müdürlüğüne, Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğüne, en yakın görme engelli ilköğretim okullarına veya en yakın okula doğrudan başvurabilirler.
Bu okullardan birine kayıt olmak isteyenler aşağıdaki işlemleri yerine getirmelidir.
• Bulunduğunuz ilin Valiliğine veya ilçenin kaymakamlığına bir dilekçe ile başvurunuz.
• Dilekçeniz Milli Eğitim Müdürlüğüne oradan da en yakın Rehberlik ve Araştırma Merkezine havale edilir.
• Milli Eğitim Müdürlüğü size bir dosya hazırlamanızı ve bu dosyada yer alması gereken belgeleri bildirecektir.
• Şayet bu konuda gerekli belgelerin bildirilmesinde bir aksilik olursa siz aşağıdaki belgeleri hazırlamalısınız.
• Tasdikli Nüfus Cüzdanı Örneği (Öğrenci için)
• Veli ya da vasinin ikametgah ilmühaberi
• Tam teşekkülü bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu. ( Bu raporda çocuğun özrü, özür derecesi ve başka bir hastalığı olup olmadığı yer alacaktır. )
• Rehberlik ve Araştırma Merkezince doldurulacak çocuk tanıma fişi.
• Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden alınacak inceleme raporu.
• İki adet yeni çekilmiş vesikalık fotoğraf.
• İki adet veli adresi yazılı posta pulu yapıştırılmış zarf.
• Ekonomik durumu gösterir belge. (Öğrenci Devlet Parasız Yatılı okuyacaksa) Bu belge örneğine uygun şekilde Milli Eğitim Müdürlüğünde doldurulabilir.
• Veli ya da vasinin çocuğun yarı yıl ve yaz tatillerinde yanına alacağını gösterir taahhütname. (Bu belge daha sonra çocuğun okuyacağı okul müdürlüğünce hazırlanıp veliye imzalatılır.)
• İl Milli Eğitim Kurulu Kararı. (Milli Eğitim Müdürlüğünce hazırlanıp verilir.)
• Hazırlanan bu belgelerin dosyası öğrencinin yatılı ve gündüzlü olacağını belirten bir dilekçe ile Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edilir.
• Görme engelliler ilköğretim okullarında gündüzlü veya yatılı öğrenim görmek isteyen öğrencileri il eğitsel tanılama, izleme ve değerleme ekibinin yönlendirme kararı ve il özel eğitim hizmetleri kurulunun yetiştirme kararı ile bu okullara yerleştirilir.
Bu okullardan birine kayıt olmak isteyenler aşağıdaki işlemleri yerine getirmelidir.
• Görme engelliler ilköğretim okullarını bitiren öğrencilerden ortaöğretime devam etmek isteyenler 8. sınıfın sonunda öğrenim gördüğü okul müdürlüğüne başvuruda bulunurlar.
• İlköğretim ve Orta Öğretim Okullarında kaynaştırma yoluyla eğitimini sürdüren ve Braille (kabartma) yazıyı bilen öğrenciler Braille ders kitaplarını ücretsiz olarak Görme Engelliler Basımevi ve Akşam Sanat Okulu Altındağ- ANKARA adresinden isteyebilirler. (Tel: 0312 317 96 53 )
GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULLARI
Sıra No Okulun Adı İli Telefon-Faks
1- Oğuz Kaan Köksal Görme Engelliler İlköğretim Okulu Adana Seyhan 0322 256 49 54/ 256 65 45
2- Göreneller İlköğretim Okulu Ankara- Altındağ 0312 316 06 71/ 316 82 22
3- Mitat Enç Görme Engelliler İlköğretim Okulu Ankara-Y.Mahalle 0312 213 23 76/ 212 60 58
4- Yahya Çavuş Görme Engelliler İlköğretim Okulu Çanakkale-Gelibolu 0286 566 29 33/ 566 19 93
5- Denizli Görme Engelliler İlköğretim Okulu Denizli -Merkez 0258 377 11 45-46
6- Ali İhsan Arslan Görme Engelliler İlköğretim Okulu Diyarbakır 0412 228 78 14
7- Erzurum Görme Engelliler İlköğretim Okulu Erzurum 0442 342 42 80
8- Gap Görme Engelliler İlköğretim Okulu Gaziantep 0342 323 01 24/323 01 35
9- Veysel Vardar Görme Engelliler İlköğretim Okulu İstanbul- Sarıyer 0212 2011292-93
10- Türkan Sabancı Görme Engelliler İlköğretim Okulu İstanbul-Üsküdar 0216 6515002/6515008
11- Aşık Veysel Görme Engelliler İlköğretim Okulu İzmir-Bornova 0232 3887382/3880441
12- Kayseri Görme Engelliler İlköğretim Okulu Kayseri-Kocasinan 0352 3510404
13- Ertuğrul Gazi Görme Engelliler İlköğretim Okulu Kahramanmaraş 0344 2155531/ 2155108
14- Selçuklu Görme Engelliler İlköğretim Okulu Konya-Selçuklu 0332 2410442/2410792
15- Cemil Meriç Görme Engelliler İlköğretim Okulu Niğde 0388 2323220-21
16- Mehmet Akif Ersoy Görme Engelliler İlköğretim Okulu Tokat 0356 2280730/2280458
REHABİLİTASYON MERKEZLERİNE KAYIT KOŞULLARI
Ankara ve İstanbul’da bulunan rehabilitasyon merkezlerinde 15 yaş ve üzerinde olan görme engellilere meslek edindirme ve beceri kazandırma kursları verilmektedir. Bu kurslardan yararlanmak isteyenler Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu İl Müdürlüklerine başvurmalıdırlar. Başvuru sahibinden istenen belgeler şunlardır: Görme engelli olduğuna dair tam teşekküllü devlet hastanesinden alınmış heyet raporu, diploma, nüfus cüzdanı örneği, ikametgah belgesi, altı adet fotoğraf ve dilekçe. Herhangi bir okuldan mezun olmayanlardan diploma istenmemektedir.
Daha ayrıntılı bilgi edinmek için Ankara ve İstanbul Rehabilitasyon Merkezlerinin aşağıdaki telefonlarını arayabilirsiniz.
Ankara : Yenimahalle Rehabilitasyon
Merkez Tel :0312 315 08 21
İstanbul : Emirgan Rehabilitasyon
Merkez Tel : 0212 277 91 60-61
GÖRME ENGELLİLER HANGİ İŞLERDE ÇALIŞABİLİRLER VE HANGİ MESLEKLERDE BAŞARILI OLABİLİRLER ?
Görme engellilerin başarılı olduğu alanlar, kendilerine sağlanan olanaklara ve teknolojik gelişmelere göre değişmektedir. Bu nedenle görme engellilerin çalıştığı ve başarılı olduğu meslekler ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir.
Görme engellilerin yapabileceği işler ve meslekler arasında avukatlık , müzisyenlik, sosyal, fen ve matematik, edebiyat, din, felsefe, yabancı dil dallarında öğretmenlik; ekonomi, sosyoloji, psikoloji dallarında uzmanlık; çeşitli kurumlarda yöneticilik, yazılı veya sözlü tercümanlık, bilgisayar operatörlüğü ve programcılığı, sekreterlik ve telefon santralciliği, danışma memurluğu, radyo televizyon ve gazetecilik görevleri, montajcılık, bazı tamir işleri, paketleme ve çeşitli el işleri vb. sayılabilir.
GÖRME ENGELLİLERİN KULLANDIĞI ÖZEL ARAÇ- GEREÇLER NELERDİR ?
Görme engelliler günlük yaşamlarında, eğitimleri sırasında ve işyerlerinde, özel olarak üretilmiş çeşitli araçlardan yararlanmaktadırlar. Örneğin, rakamları kabartma noktalarla gösterilen saatler, konuşan hesap makineleri, derece, tansiyon, kan şekeri ölçen aletler, paraları renkleri sesli olarak belirten cihazlar, fen, matematik, coğrafya derslerinde kullanılan özel araçlar, özel gözlükler, büyüteçler, bilgisayarlar, mutfak aletleri görme engellilerin yararlandığı bazı araçlardır. Ancak bu araçların önemli bir kısmı yurt dışından temin edilebilmektedir. Özel yapılmış aletler sayesinde görme engelli insanlar bir çok işlerini başkalarına bağımlı olmadan kendi başlarına yapabilmektedirler.
Görme engelli bir kişi özel olarak yapılmış kabartma haritalar sayesinde ülkelerin, şehirlerin, dağların, denizlerin, nehirlerin bulunduğu yerleri ve yönleri kafasında canlandırabilmekte; geometri çizim araçlarıyla her türlü şekil kavramını çizip algılayabilmekte; konuşan elektronik araçlar yoluyla saatleri bilmekte; hesap yapmak, çeşitli şeyleri ölçmek tartmak olanağına kavuşmaktadır.Ekran okuyucu programlar sayesinde bilgisayar kullanabilen görme engelliler, internette rahatça dolaşarak her türlü bilgiye ulaşabilmektedirler.
Görme engellilere özgü araç gereçlerin bir bölümü Vakfımız tarafından sağlanırken özellikle ders araç ve gereçleri Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Ders Aletleri Yapım Merkezi’nden temin edilebilmektedir.
( Tel: 212 60 50)
GÖRME ENGELLİLER ALANINDA İSTİSMAR VAR MIDIR?
Toplumun genelinde olduğu gibi görme engelliler alanında da çeşitli biçimleriyle istismar ve istismarcılık bulunmaktadır. Gerek gören, gerekse kör bazı kötü niyetli kişiler, halkın görme engellilere karşı olan güzel duygularını kullanarak bu duyguları paraya dönüştürmek için birtakım çalışmalar yürütmektedirler. Bunlardan birisi, derme çatma konser guruplarıyla okulların ve sayfiye yerlerin taranması ve “okul yaptırıyoruz, huzurevi yaptırıyoruz, körlere eğitim ve burs hizmetleri sunuyoruz” gibi yalanlarla zarf dağıtılarak para toplanılmasıdır. Bu paralar denetimsiz bir biçimde konser organizatörleri tarafından kendi çıkarları için harcanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı 1998 yılında çıkardığı bir genelge ile bu gurupların okullara girmesini yasaklamış ise de korsan veya durumdan habersiz iyi niyetli yerel yetkililerin izni ile yer yer bu faaliyetlerin sürdürüldüğü bilinmektedir.
Görme engellilere hizmet amacıyla çalışan kimi dernek ve vakıfların iktisadi faaliyet çerçevesinde çeşitli tüketim mallarını satarak elde edilen gelirleri hizmete dönüştürme yolunda çabaları vardır. .Bu son derece olağan ve yararlı bir faaliyettir. Ancak, bu çeşit faaliyetleri istismar ederek kişisel çıkar sağlamaya çalışan kişi veya guruplar da bulunmaktadır.
Bu nedenle istismarcı olan ve olmayan faaliyetleri ayırabilmek için yurttaşlarımızın gelen kişilerden yetki belgelerini istemeleri , satılan malzemelerde dernek veya vakfın adının, adresinin ve telefonlarının bulunup bulunmadığını incelemeleri, kuşkuya düşmeleri halinde ise bu telefonları arayarak bilgi edinmeleri gerekmektedir.
Görme engelliler alanındaki istismarın bir başka biçimi de görme engellinin bizzat kendisinin körlüğünü ve halkın acıma duygularını kullanarak bazı ayrıcalıklar veya çıkarlar elde etmeye çalışmasıdır.
Onurlu bir görme engelli, herkesle eşit haklara ve yükümlülüklere sahip olduğunun bilinciyle hareket edeceğinden, yurttaşlarımızın, acıma duygularını istismar etmeye kalkışan görme engellilere ödün vermemesi, doğru bir yurttaşlık, dayanışma ve yardım bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması açısından son derece önemlidir.
GÖRME ENGELLİLERE KARŞI NASIL DAVRANMALIYIZ?
Görme engelli birine yardımcı olmak istiyorsanız aşağıdaki bilgilere gereksinimiz olacaktır.
Siz onun koluna değil, o sizin kolunuza girmelidir. Çünkü kaldırım kenarı veya merdiveni anlaması için yarım adım gerinizden gelmesi gerekmektedir.
Merdiven inerken trabzandan yararlanması için yol gösterici olabilirsiniz.
Kaldırım iniş ve çıkışlarında sürekli sözlü uyarılara gerek yoktur. O sizi yarım adım geriden izlediği için biraz yavaşlamanız yeterlidir.
Ona ismiyle hitap ediniz. Aksi halde kiminle konuştuğunuzu anlayamayabilir. Konuşurken görmek veya kör gibi kelimeleri kullanmaktan çekinmeyin ve yanından ayrılacağınız zaman sözlü olarak bildiriniz.
Eğer size yol veya yön sorarsa, sözcüklerle kesin ve anlaşılır biçimde izah ediniz. El ile işaret etmenin veya göze hitap eden işaretler kullanmanın yararı yoktur. Görme engelli birini uzaktan bağırarak yönlendirmeniz hem rahatsız edici hem de tehlike yaratıcı olabilir. Olanağınız varsa yardım etmek için yanına gidiniz. Duraklarda hangi otobüsün geldiğini öğrenmek isteyip istemediğini sorabilirsiniz. Sizin otobüsünüz daha önce gelirse ayrılacağınızı mutlaka belirtiniz. Yardıma ihtiyacı olmayan bir görme engelliye yardım etmeye kalkışmanız sadece size vakit kaybettirir.
Kapıları yarı açık bırakmayınız. Onunla daha önce tanımadığı bir odaya girerseniz, onu odanın ortasında yalnız bırakmayınız. Bir sandalye veya koltuğa kadar götürünüz.
Yemekte et varsa, kesmekte yardım isteyip istemediğini sorabilirsiniz. Yemeklerin yerini ayrıntılı olarak tarif ediniz.
Yatılı konuk olarak evinize geldiğinde ona tuvaletin, gardrobun, pencerenin, prizin ve elektrik düğmesinin yerini gösteriniz. Ayrıca, lambaların açık olup olmadığını, elektrik düğmelerinin hangi yönde açık ya da kapalı olduğunu bilmek isteyebilir.
Eğer arzu ederseniz sizinle körlüğü hakkında konuşabilir, ama bu eski bir hikayedir. Oysa sizin olduğu gibi görmeyenin de ilgi duyduğu başka pek çok konu vardır.
GÖRME ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE ÖĞÜTLER
Sevgili anne ve babalar, görme engelli çocuğunuza yardımcı olabilmeniz için aşağıdaki öğütlerimize kulak veriniz.
Görme engelli çocuk da bütün çocuklar gibi belirli gelişme aşamalarından geçerek büyür. Belirli gelişme aşamasındaki tüm davranış özelliklerine, görme engelli çocuklarda da rastlanır. Bu nedenle çocuğunuzda gözlemlendiğiniz davranışlar karşısında telaşa kapılmadan önce bu davranışın onun gelişme aşamasına uygun olup olmadığını anlamak için çocuk psikolojisi ve gelişimi ile ilgili kaynakları okuyunuz ve karşılaşılan güçlüklerde çocuğunuzun görmemesine sığınmayınız.
Görmeyen çocuğunuzdan henüz ulaşmadıkları aşamanın özelliklerini beklemeyiniz. Bir davranış veya becerinin ortaya çıkabilmesi için önce çocuğunuzun bünyesi yeterince gelişmiş olmalı (hazır olmalı), kasları, sinir sistemi, beyin gelişimi uygun olmalıdır. Ancak o zaman sizin sunacağınız olanaklar etkili ve yararlı olur.
Çocuğunuz sizin istediğiniz hızda değil, doğuştan getirdiği büyüme hızında gelişecektir. Her çocuğun büyüme hızı birbirinden farklıdır. Biri beceriyi 2 ay önce, diğeri 3 ay sonra yerine getirebilir. Sizin çocuğunuz geri kaldı zannedip telaşlanmayın ama gereken olanakları sunmaya devam edin.
Çocuğunuz bütün gelişim alanlarında aynı hızda ilerleme göstermez, telaşlanmayın. Örneğin; yürümeye çabalayan her çocukta konuşmadaki ilerlemeler yavaşlar, yürüdükten sonra kelime sayısında ve cümle kurmada ilerleme olur.
Çocuğunuzun doğuştan bazı özellikleri kalıtımsal olarak getirdiğini, aileden birine çektiğini unutmayınız, hemen görmemeye bağlayıp üzülmeyiniz.
Görme engelli çocukta görme duyusunun yerini ağırlıklı olarak dokunma duyusu almaktadır. Dış dünyayı görerek tanıma yerine, elleri ile yoklayarak tanımakta; dokunma duyusu yoluyla elde ettiği izlenimlerle çeşitli kavramlar geliştirmektedir.
Görmeyen çocuklar, cisimleri ağızlarına görenlerden daha sıklıkla götürmektedirler. Çünkü ağızları ile de tanımaktadırlar. Bu nedenle çocuğunuzun bu davranışını, mikrop bulaşır diye mümkün olduğu kadar engellemeyiniz.
Elleri göğüs hizasında birleştirmek çok önemlidir. İlerde iki el kullanarak yapılacak pek çok becerinin kazandırılması için iki el tutma, sallanan bir oyuncağı iki el ile yakalama gibi faaliyetlere teşvik ediniz.
Gören bebeğin kendiliğinden yaptığı tek el ile ayak yakalama, iki el ile tek ayağı yakalama, çapraz el ve ayak yakalama gibi el ile ayak yakalama oyunlarını görmeyen bebeğinize siz yaptırmalısınız. Bu gibi hareketler, vücudunun kısımlarını tanımasına yardımcı olacağı gibi, zihninde mesafe kavramının gelişmesi için de temel oluşturacaktır.
Bebeğinize sadece penye fanila veya zıbın giydirmeyiniz, çeşitlendiriniz. Tenine, yünlü, pazen, patiska vb. ne kadar çok kumaş değerse , zihinde o kadar çok kavram oluşacaktır.
Görmeyen bebekler kendiliklerinden emeklemezler. Gören bebekler, hoşlarına giden bir nesneye ulaşmak için çaba gösterirler. Bu yüzden emeklemeyi kendiliklerinden öğrenirler. Görmeyen bebeği ise sesli oyuncaklara ulaşması için çabalamaya ve emeklemeye teşvik etmelisiniz.
Görmeyen çocukların başlarını öne eğdikleri sıklıkla görülmektedir. Bunu önlemek için, bebeğinizi sadece sırt üstü yatırmaya alıştırmayınız. İhtiyaçları karşılandığı ve keyifli olduğu zamanlarda bebeğinizi alçağa yüzü koyun yatırınız ve siz yüksekte oturunuz. Ona yüksekten konuşunuz, oyunlar yapınız, böylece boynunu yukarı kaldırma ve tutma egzersizleri yaparak boyun kaslarını geliştirmesini ve başını dik tutmasını sağlamış olursunuz. Bunu yapabilmesi için kolları üzerinde hareket etmesine yardımcı olunuz.
Bebeğinize yastıklar yapınız ve içini nohut, fasulye, pirinç, mercimek gibi farklı cisimlerle doldurunuz. Bebeğinizin bu farklı yastıklar üzerinde yüzükoyun ve sırtüstü yatarak değişik dokunma uyaranları ile sert, yumuşak, iri-minik kavramlarını hissederek öğrenmesini sağlayınız.
Yürümesi için yine sizin teşvik etmeniz gerekmektedir.
Yürüdükten sonra değişik hareketleri siz öğretmelisiniz. Koşmak, zıplamak, dizini bük, eğil, çömel, kolunu kaldır, kolunu uzat vb.. Bunları öğretirken; siz o hareketi kendi elleriniz ile onun kol ve bacakları üzerinde yaptırmalısınız. Aynı zamanda da hareketleri isimlendirmeli ve tarif etmelisiniz. Bunları görmediği için kendi başına öğrenemez.
Ayak tabanları da avuç içi ile eş değerde beyne bilgi göndermektedir. Hava ve ısı şartlarına uygun olarak, çocuğunuzun çıplak ayak ile her yerde dolaşmasına izin veriniz ki, zemin ve yüzey farklılıklarını öğrensin. Evde; taş, parke, marley, fayans, mermer, halı, kilim, … Dışarıda; çimen, toprak, kum, çakıl asfalt vb. Aynı zamanda cisimlerin özelliklerini öğrensin. İnce-kalın, soğuk-sıcak, sert-yumuşak, kısa-uzun, büyük-küçük gibi. Cisimlerin yapıldığı maddeleri de öğrensin: Plastik, tahta, kumaş, cam, metal vb. Bunları sürekli isimlendirerek anlatmalısınız. Dokunarak hissetmeden, sadece anlatılanları dinlemek fazla işe yaramaz.
Bütün çocuklar oyun ile öğrenir. Çocuklarla ders çalışırsanız, hiç istekli olmazlar. Günlük yaşam içinde pek çok işi, faaliyeti oyuna dönüştürebilirsiniz.
Evde batıcı, yaralayıcı, canını yakıcı nesneleri toplayınız, görmeyen çocuğunuz da dolaşmaktan, hareket etmekten korkmasın. Özgürce dolaşsın ki, dış dünya ile baş etmeyi öğrensin.
Yeni yürümeye başladığında itilen, çekilen, ses çıkaran, hareket eden oyuncaklar alınız. Oyuncakları da malzeme olarak çeşitlilik göstersin: Tahta, kağıt, karton, bez, plastik, metal gibi. El ile sıkılan oyuncaklar da el kaslarının gelişmesine yardımcı olur.
Çocukluk dönemi, özellikle 0-6 yaş tüm çocuklar için somut biçimde yaşanılarak öğrenilen bir dönemdir. Görmeyen bebek ve çocuğunuzu da somut biçimde yaşatarak zihninde kavramlar oluşmasına katkıda bulununuz.
Seçtiğiniz oyuncaklarla pek çok kavramı çocuğunuza dokunma duyusu aracılığıyla öğretebilirsiniz. Düz, pütürlü, sivri, yamuk, eğri, yuvarlak, köşeli gibi.
Görmeyen çocukların sesli uyaranlara ve müziğe karşı daha ilgili oldukları gözlemlenmektedir. Zihninde kavramların sınırlı kalmaması ve hareketsizleşmemesi için çocuğunuzun sadece sesli uyaranları ve müziği dinleyerek zaman geçirmesine izin vermeyiniz.
1-1,5 yaş civarlarında kol, bacak, baş, karın gibi organları vücudunda ve kendi vücudunuzda gösteriniz. Daha sonra başının bölümlerini; ağız, burun, kulak, saç, kaş, diş ve el ve ayak parmaklarını tanıtınız. Hemen hemen aynı sıralarda hayvan seslerini öğretebilirsiniz. En iyi öğrenmeyi sağlamak için gerçeğini dinletmeli, hatta mümkün olanları yoklatmalısınız.
Gören çocuklar dış dünyadaki nesneleri bir bakışta algılarlar. Görmeyen çocuklar ise bir nesneyi ellerine aldıkları zaman bir parçasını, sonra diğerini, sonra sıra ile kalan kısımlarını yoklarlar. Bu nedenle, parçadan bütüne doğru ilerlerler. Böylece, görmeyenlerin zihninde kavramlar parçadan bütüne doğru gelişir. Görmeyen çocuklara da bir şey öğretirken mutlaka alt basamaklara bölmeli ve aşama aşama öğretmelisiniz.
Mekan algısı ve zihinsel harita geliştirebilmesi için önce odasını, kapıdan başlayarak duvarları yoklatarak ve sıra ile eşyaları tanıtarak öğretmelisiniz. Evde eşyaların yerini sıkça değiştirmeyiniz ki evin düzenini, odaların yerini, zihninde harita oluşturarak öğrenebilsin.
Çocuğunuzu parklara götürünüz, koşturunuz, kaydırınız. Kendi başına hareket edebilmesi için bağımsız hareket yöntemlerini öğretiniz.
Yemek yeme becerilerini kazanabilmesi için kaşıkla yediriniz. Pütürlü yemeye alışabilmesi için yemekleri püre şekline dönüştürmekten sakınınız.
Körlük tiklerinin gelişmesini önlemek için, hareketsiz kalmasını, canının sıkılmasını önleyiniz.
Mümkün olduğu kadar onu her yaşta ve tüm vücudunu içeren hareketlere ve faaliyetlere yönlendiriniz.
Kaynak: http://www.engellininsayfasi.com
TÜRKİYE’DE ENGELLİLERİN HANGİ HAK VE OLANAKLARDAN YARARLANDIKLARINI BİLİYOR MUSUNUZ?
SAĞLIK RAPORU ZORUNLULUĞU
Engellilere tanınan çeşitli haklardan yararlanabilmek için engelli bireyin sakatlığının türünü ve derecesini gösterir Sağlık Kurulu Raporu alması zorunludur. Bu rapor, duruma göre Türkiye İş Kurumu, Defterdarlık, SHÇEK İL Müdürlüğü gibi kuruluşların sevkiyle alınabileceği gibi hastane başhekimliklerine kişinin bizzat başvurması yoluyla da alınabilir.
Sosyal güvencesi bulunmayan yoksul kişilerden rapor ücreti alınmaması hastane başhekimliklerinin yetkisindedir.
İLKÖĞRETİM ENGELLİLER İÇİN DE ZORUNLUDUR!
Anayasamıza göre herkes için zorunlu ve parasız olan ilköğretim hakkı, engelliler için de geçerlidir. İlköğretim hakkından yararlanmak isteyen engellilerin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine veya Milli Eğitim Müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir.
ÖZÜRLÜLÜK BİLGİSİNİN NÜFUS CÜZDANINDA YER ALMASI İÇİN NE YAPILMALIDIR?
Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle meydana gelen bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini yüzde 40 ve üstünde bir oranda kaybedenlerin “özürlülük bilgisi”, istendiğinde nüfus cüzdanlarında yer alır.
Özürlülük bilgisinin nüfus cüzdanında yer alması için;
Özürlü bireyler, ikamet ettikleri ilin İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne,
- Sağlık kurulu raporu aslı veya onaylı örneği,
- Nüfus cüzdanı aslı ve fotokopisi
ile müracaat eder.
Özürlü Bilgi Formundaki bilgiler, il müdürlüğündeki meslek elemanları tarafından, özürlünün beyanına ve ibraz ettiği belgelere göre kimlik uygulama yazılımı kullanılarak veri tabanına aktarılır. Bu bilgiler belge ortamında ilgili meslek elemanınca onaylanır. Bu özürlü bilgileri Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından, ulusal özürlüler veri tabanına aktarılmak üzere her ayın ilk haftası Özürlüler İdaresi Başkanlığına elektronik ve belge ortamında gönderilir.
Özürlülere ait kimlik bilgileri ve özür oranı bilgisi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından elektronik ve belge ortamında Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilir. Gönderilen bilgiler MERNİS veritabanında tutulur.
Nüfus cüzdanında özürlülüğüne ilişkin bilgi yer alan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ilgili mevzuatta münhasıran özürlülere tanınan hak ve hizmetlerden yararlanır.
Nüfus cüzdanlarında özürlülükle ilgili bilgiler yer almayan ve almasını istemeyen özürlüler, ilgili mevzuatla tanınan haklardan “Özürlüler İçin Sağlık Kurulu Raporu”nu ibraz ederek faydalanabilirler.
Özürlü olduğunu istenen belgelerle beyan eden ve il müdürlüklerine başvuran Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nüfus cüzdanlarının arka yüzünde, “% . oranında özürlüdür” ifadesi yer alır. Özür oranı, rakamsal olarak % işaretinin sağına yazılır.
Özürlülük bilgilerinin nüfus cüzdanına yazılması özürlünün isteğine bağlıdır.
Özürlülük bilgisinin yer aldığı nüfus cüzdanı herhangi bir nüfus müdürlüğünden talep edilebilir.
Özür oranı ile ilgili bilgilerde değişiklik olması durumunda özürlü buna ilişkin sağlık kurulu raporu ile il müdürlüğüne müracaat eder.
Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından mevcut özürlüler için verilmiş olan kimlik kartları geçerlidir. Özürlüler için kimlik kartının içerdiği bilgilerin değişmesi, kaybedilmesi, çalınması durumunda yeniden “özürlüler için kimlik kartı” düzenlenmez.
NÜFUS CÜZDANLARINDA ÖZÜRLÜLÜK BİLGİSİ YER ALAN ÖZÜRLÜLERİN KAZANIMLARI NELERDİR?
Özürlülerin hangi hak ve indirimlerden faydalanacakları, ilgili kurum, kuruluş veya yerel yönetimler tarafından belirlenir. Bu konuda zorunlu genel bir hak ve indirim söz konusu değildir. Bunun yanında bazı Kamu kurumlarının özürlülere sağladığı kolaylıklar aşağıda belirtilmiştir. Bu indirimler ve/veya oranları zaman zaman ilgili kurumlar tarafından değiştirilebilir.
- Özürlülük bilgisi Ulusal Özürlüler Veri Tabanında tutulacağı için çeşitli kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin özürlülere yönelik hizmetlerinden (mesleki rehabilitasyon, yardım vs.) faydalanabileceklerdir.
- Devlet Demir Yolları ana hat yolu trenleri ile seyahatlerde %20 indirim,
- THY ile seyahat halinde belirlenen esas doğrultusunda yaklaşık %30 indirim,
- Turkcell ve Telsim cep telefonlarında indirimli ücretle görüşme,
- Milli Parklar, Devlet Tiyatroları, müzeler ve spor müsabakalarından (refakatçisi ile birlikte) ücretsiz yararlanma.
- Bazı Belediyeler, özürlüleri iç hat otobüs, vapur vb. ulaşım hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli faydalandırmaktadır.
ENGELLİLER İÇİN MESLEK EDİNDİRME KURSLARI VAR MI?
• Türkiye İş Kurumu,
• Halk Eğitim Merkezleri,
• Çıraklık Eğitim Merkezleri,
• Özel Dershaneler,
• Belediyeler,
• Özürlülerle ilgili bazı dernekler ve vakıflar tarafından engelliler için meslek edindirme kursları düzenlenmektedir.
Bu kurslara katılabilmek için söz konusu kurum ve kuruluşların ikamet edilen ildeki şubeleriyle ilişkiye geçilmesi ve istenilen belgeler tamamlanarak başvurulması gerekmektedir. Bu kurslar genellikle ücretsiz olup, bazı kuruluşlar ulaşım olanağı da sağlamaktadır.
Engelli bireyin bu kurslara devam etmesi, diploma veya sertifika alması, durumuna ve yeteneğine uygun bir işe girmesini kolaylaştıracaktır.
ENGELLİLERİN DEVLET MEMURU OLARAK ÇALIŞMASI MÜMKÜN MÜ ?
Evet, engelliler de 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 53. maddesine göre çıkarılan “Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde Devlet Memuru olarak çalışabilmektedirler.
Bir kamu kuruluşunun çalıştırdığı memurların %3’ü oranında engelli memur çalıştırma zorunluluğu vardır. Engelli kişinin belirli aralıklarla yapılan sınavlara katılması bu sınavlarda başarılı olması gerekmektedir. Hangi kurumların sınav açacağı, alınacak engellilerin sayısı, aranan nitelikler, başvuru için gereken belgeler, başvuruların nereye, hangi tarihe kadar yapılacağı; Resmi Gazete (http//rega.basbakanlik.gov.tr), TRT’nin televizyon ve radyo kanalları ile tirajı yüksek gazetelerde yayınlanan ilanlarla duyurulmaktadır. Ayrıca bu sınavlar hakkındaki bilgiler Özürlüler İdaresi Başkanlığının 0312 419 79 24 telefon numarasından veya www.memurlar.net , www. iskur.gov.tr ve www.kamupersoneli.com adreslerindeki web sitelerinden de takip edilebilir.
ENGELLİLERİN İŞÇİ OLARAK ÇALIŞMASI MÜMKÜN MÜ ?
Evet, engellilerin kamu sektöründe veya özel sektörde iş kanunu çerçevesinde işçi olarak çalışmaları mümkündür. 4857 Sayılı İş Kanunun 30.maddesine göre 50 ve 50’nin üzerinde işçi çalıştıran kamu ve özel işyerlerinin %3 oranında sakat işçi çalıştırmaları zorunludur. Bu zorunluluğa uymayan işverene çalıştırmadığı her engelli işçi için her ay 2005 yılı sonu itibariyle 1.270 YTL ceza ödettirilmektedir.
İşçi olarak işe girebilmek için engelli bireyin öncelikle ikamet ettiği ildeki İş-Kur şubesine şahsen başvurması gerekmektedir. İş-Kur şubesi engelli bireyi Sağlık Kurulu Raporu almak üzere hastaneye sevk edecektir. Rapor alındıktan ve istenen evraklar tamamlandıktan sonra İş-Kur şubesinin sakatlar birimine kaydedilecek ve sıraya konulacaktır. Sırası geldiğinde de işe yerleştirilmek üzere Kurum tarafından çağrılacaktır.
ENGELLİLER HANGİ VERGİ İNDİRİMLERİNDEN YARARLANMAKTADIRLAR?
GELİR VERGİSİ
Hizmet erbabı, serbest meslek erbabı ve basit usulde vergilendirilen özürlüler ve bakmakla yükümlü olduğu özürlü yakını olanlar 193 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde gelir vergisi indiriminden faydalanabilmektedirler. İndirim tutarı, indirimden yararlanan veya bakmakla yükümlü olduğu özürlünün özür derecesine göre birinci, ikinci ve üçüncü derece özürlü olmak üzere ayrı ayrı hesaplanmaktadır.
Kanuna göre,
Çalışma gücünün asgari % 80`ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgari % 60`ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgari % 40`ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılmaktadır.
Özürlü hizmet erbabından birinci derece özürlülerin aylık maaşları veya ücretlerinin 440.000.000 TL, ikinci derece özürlülerin aylık maaşları veya ücretlerinin 220.000.000 TL, üçüncü derece özürlülerin aylık maaşlarının veya ücretlerinin 110.000.000 TL’lik dilimi gelir vergisinden muaftır.
Bakanlar Kurulu her yıl bu miktarları yeniden belirlemeye yetkilidir.
Serbest meslek erbabı ve basit usulde vergilendirilen özürlülerin vergi indirimleri, özür derecesine göre hizmet erbabı özürlülere tanınan aylık indirimin 12 ile çarpılarak vergi matrahından düşürülmesi yoluyla hesaplanmaktadır.
VERGİ İNDİRİMİ İÇİN NE YAPMALISINIZ?
Sakatlık indiriminden yararlanmak isteyen;
• Dilekçe
• Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge,
• Nüfus cüzdanı örneği,
• Üç adet fotoğraf.
HİZMET ERBABININ BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU ÖZÜRLÜ KİŞİLER İÇİN:
• Bir dilekçe,
• Ücretlinin çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge,
• Özürlü kişilerin nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğrafı,
• Özürlü kişiye bakmakla yükümlü olduğunu göstermek üzere, ücretlinin çalıştığı işyerinden veya durumuna göre kayıtlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşundan alınan ve özürlü kişiye ait sağlık karnesinin kimlik bilgilerini içeren sayfalarının birer örneği,.
ÖZÜRLÜ SERBEST MESLEK ERBABI İÇİN:
• Bir dilekçe,
• Vergi kimlik numarasını gösteren belge,
• Nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf.
SERBEST MESLEK ERBABININ BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU ÖZÜRLÜ KİŞİLER İÇİN:
• Bir dilekçe,
• Serbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını gösteren belge,
• Özürlü kişilerin nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğrafı,
• Özürlü kişiye bakmakla yükümlü olduğunu göstermek üzere, serbest meslek erbabının kayıtlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşundan alınan ve özürlü kişiye ait sağlık karnesinin kimlik bilgilerini içeren sayfalarının birer örneği.
SAKATLIK İNDİRİMİNDEN YARARLANMA HAKKINA SAHİP BASİT USULDE VERGİLENDİRİLEN ÖZÜRLÜLER İÇİN:
Bir dilekçe ve vergi kimlik numarasını gösteren belge, nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf ile birlikte,
• İllerde, defterdarlık gelir müdürlüğüne,
• Bağımsız vergi dairesi bulunan ilçelerde vergi dairesi müdürlüğüne,
• Diğer ilçelerde mal müdürlüklerine başvurabilirler.
H sınıfı sürücü ehliyeti bulunan Devlet Hastanesi’nden, özel tertibatlı otomobil kullanabileceğine dair heyet raporu alan özürlülerden %27 ÖTV alınmaz.
MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ İSTİSNASI
Sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan malul ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malul ve engellilerin , bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtlar motorlu taşıtlar vergisinden istisnadır. Sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan malul ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtları bizzat kullanma zorunluluğu yoktur.
Bu muafiyetten yararlanmak isteyen engellilerin tam teşekküllü Devlet hastanesinden alacakları sağlık kurulu raporu ile ilgili vergi dairesine başvurmaları gerekmektedir.
KATMA DEĞER VERGİSİ
Engellilerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları katma değer vergisinden muaf kılınmıştır. Böylece engellilerin eğitimlerinde, mesleklerinde ve günlük yaşamlarında kullandıkları ve kendileri için özel olarak üretilmiş olan kabartma ve sesli kitap, beyaz baston, saat, tekerlekli sandalye, koltuk değneği, ortez ve protez, işitme cihazı gibi araç gereçler engelli açısından bir miktar da ucuzlatılmış olmaktadır.
GÜMRÜK VERGİSİ
Engellilerin kendi özel kullanımları için yurt dışından ithal ettiği alet ve makinelerden gümrük vergisi alınmaz.
Gümrük kanununa göre, sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunan ve bunlar tarafından ithal edilen motorlu ve motorsuz koltuklar, bisiklet, motosiklet ve binek otomobilleri gümrük vergisinden muaftır.
EMLAK VERGİSİ
Özürlülerin 200 m 2′ ye kadar sahip oldukları konutlarından alınmakta olan emlak vergisinin sıfıra kadar düşürülmesi için Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.
ENGELLİLER KAÇ YILDA EMEKLİ OLABİLİRLER?
EMEKLİ SANDIĞI
Emekli Sandığı’na bağlı olan ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle %40’ın üstünde sakatlık raporu bulunan engelliler, 15 yıl fiili hizmetlerini tamamladıkları takdirde emeklilik hakkından yararlanabilirler.
SSK
Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce bu Kanunun 53’ncü maddesine göre malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları pirimi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.
Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan;ilgili mevzuat uyarınca , 1. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az on beş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak,
II. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak,
III. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir.
Emeklilik için,
• 3 Resim
• Vukuatlı nüfus örneği,
• Sağlık Raporu ile başvurmaları gerekir.
BAĞKUR
Bağ-Kur, engellilere yönelik özel bir erken emeklilik uygulaması yapmamaktadır.
MALULEN EMEKLİLİK
Malulen emeklilik durumu ile ilgili olarak 3 Sosyal Güvenlik Kuruluşu’nun da erken emeklilik uygulaması vardır.
SOSYAL GÜVENLİK KURULUŞLARINA BAĞLI OLMAYAN ENGELLİLER HANGİ HAKLARDAN YARARLANABİLİRLER?
YEŞİL KART
Hiçbir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi altında olmayan ve sağlık giderlerini karşılayacak durumda bulunmayan Türk vatandaşlarının bu giderleri 3816 Sayılı Kanun kapsamında Devlet tarafından karşılanmaktadır. Yeşil kart, gerekli araştırma ve incelemeler yapıldıktan sonra, il ve ilçe idare kurullarının kararı üzerine valilik ve kaymakamlıkça hak sahiplerine verilir.
Bu kartı çıkartmak için;
– Muhtardan “Form 5” alınır.
• İkamet edilen ilçenin kaymakamlığından başvuru formu alınarak işlemlere devam edilir.
SAKATLIK MAAŞI
Herhangi bir sosyal güvencesi ve geliri olmayan engelliler 2022 sayılı kanun çerçevesinde üç aylık dönemler halinde sakatlık derecelerine göre faklı miktarlarda sakatlık maaşı alabilirler. 7 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Özürlüler Yasası ile 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda önemli sayılabilecek değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Buna göre, bakmakla yükümlü kimsesi bulunmayan ağır derecedeki özürlüler, 65 yaşını doldurmuş vatandaşlarımızın almakta olduğu aylığın % 300’nü; işe yerleştirilememiş olan, bakmakla yükümlü kimsesi bulunmayan özürlüler ile 18 yaşın altındaki özürlülerin bu özürlüye bakmakla yükümlü olan yakınları ise % 200’ünü alacaklardır. Bu durum karşısında somut uygulama şöyle olacaktır:
• Emekli Sandığı Mevzuatına göre sakatlar sakatlık oranı %70 ve üzeri, sakatlık oranı %40 ve %70 arasında olmak üzere iki kategoriye ayrılmaktadır. Birinci grup ağır sakatlıkları , ikinci grup ise hafif derecedeki sakatlıkları oluşturmaktadır. Bu durumda uygulamada özürlünün tam teşekküllü hastaneden almış olduğu sakatlık raporuna bakılacak; sakatlık oranı %70’in üzerinde olanlar ağır derecede sakat sayılarak alınmakta olan aylığın %300’üne hak kazanacaklardır. Geriye kalan tüm sakatlara bu oran %200 olarak ödenecektir.
• Muhtaç aylığı almakta iken evlenen bayanlar, eşleri de bu kanunun öngördüğü koşulları taşıyorlarsa aylıklarını almaya devam edeceklerdir.
• 18 yaşından küçük özürlülerin bakmakla yükümlü yakınları da, 2022 Sayılı Yasadaki koşulları taşımak kaydıyla muhtaçlık maaşından yararlanabileceklerdir.
akatlık maaşından yararlanabilmek için aşağıda sayılı belgeler ile ikamet edilen ilçenin kaymakamlığına başvurulması gerekmektedir.
• Başvuru formu (Kaymakamlığa bağlı mal müdürlüklerinden alınacak)
• Malullük ve sakatlık aylığı bağlanacaklar için özürlü raporu vermeye yetkili hastaneden alınacak Sağlık Kurulu Raporu
• 3 Adet belgelik fotoğraf
Müracaatın uygun olarak kabul edilmesinden sonra 3 aylık dönemler halinde peşin olarak Mahalli Maliye Teşkilatlarından alınır.
2022 sayılı yasaya göre maaş alanlar devlet hastanelerinden ücretsiz olarak yararlanabilirler.
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MUHTAÇLIK MAAŞI
Herhangi bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olmayan ve 2022 sayılı kanuna göre sakatlık maaşı almayan engelliler aşağıdaki belgeleri tamamlamak suretiyle Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvurarak aylık bağlanmasını sağlayabilirler.
Gerekli Evraklar:
• Dilekçe
• Mal bildirim beyanı
• Vukuatlı nüfus kayıt örneği
• Sağlık kurulu raporu
• 2 adet vesikalık fotoğraf
• Fakirlik kağıdı
• Sosyal Sigortalar Kurumu- Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve 2022 sayılı kanuna göre maaş almadığını gösteren belge.
Sosyal Sigorta hakkına sahip olan anne ve babanın vefatından sonra 18 yaşını doldurmuş olan engelliler, 2022 sayılı kanuna göre sakatlık maaşı alıyor olsalar veya herhangi bir işe girerek maaş alıyor olsalar bile emeklilik maaşından yararlanabilirler. Ancak, girdikleri işten dolayı emekli olmaları halinde anne ve babalarından aldıkları yetim maaşı kesilir. Bu uygulama Emekli Sandığı emeklisi iken vefat eden anne babaların engelli çocukları için geçerli değildir.
ENGELLİLER İHTİYAÇ DUYDUKLARI ARAÇ-GEREÇ VE CİHAZLARI ÜCRETSİZ OLARAK TEMİN EDEBİLİRLER Mİ?
Sakatlıkları nedeniyle özel araç -gereç ve cihazlara ihtiyacı olan engelliler, bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı iseler ihtiyaç duydukları araç-gereç ve cihazları bağlı bulundukları sosyal güvenlik kuruluşundan ücretsiz olarak sağlayabilirler.
Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı bulunmayan engellilerin ihtiyaç duydukları özel, araç-gereç ve cihazları ücretsiz olarak sağlayabilmeleri için aşağıdaki belgeleri tamamlayarak ikamet ettikleri Kaymakamlığın Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvurmaları gerekmektedir.
Başvuru için gerekenler;
– Yeşilkart,
– Fakirlik kağıdı,
– İkametgah kağıdı,
ÖZEL ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON DESTEĞİ VEREN KURUM VE KURULUŞLARDAN NASIL YARARLANABİLİRSİNİZ?
Ülkemizde devlet kuruluşu olarak hizmet veren özel eğitim okulları ve rehabilitasyon merkezlerinin yanısıra özel kişiler ya da kuruluşlar tarafından işletilen ve özel eğitim ve rehabilitasyon desteği veren kuruluşlar da bulunmaktadır. Çeşitli kentlerimizde sayıları 600’ü bulan bu Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde destek eğitimi gören engellilerin aldıkları eğitimin bedeli, engellinin velisinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kuruluşu Emekli Sandığı veya SSK ise bu sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenmektedir. 1-7-2006 tarihinden itibaren bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olup olmaması dikkate alınmaksızın tüm vatandaşların engelli çocukları için verilecek destek hizmetinin bedeli Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenecektir.
Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerindeki destek eğitimi olanağından yararlanmak isteyenlerin daha fazla bilgi için Emekli Sandığı veya SSK’ya ya da bir Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine başvurmaları gerekmektedir.
AĞIR DERECEDEKİ ENGELLİLER BAKIM HİZMETİ ALABİLİRLER Mİ?
Sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmayan, bakıma muhtaç engellilerden ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik veya sosyal yoksunluk içerisinde bulunanlara bakım hizmeti resmi veya özel bakım kurumlarında ya da ikametlerinde verilmektedir.
Bakıma muhtaç özürlülere sunulacak bakım hizmetinin karşılığı olarak her ay için kişi başına belirlenecek tutar, iki aylık net asgari ücretten fazla olamayacak; Kurumca bakılamayanların bakım ücreti, bu amaçla Kurum bütçesine konulacak ödenekten karşılanacaktır
YENİ ÖZÜRLÜLER YASASI ENGELLİLER İÇİN BAŞKA NE GİBİ HAKLAR GETİRMEKTEDİR?
• Kat mülkiyeti yasasında değişiklik yapılarak engellilerin kullanmakta olduğu konutlarda onların durumlarına uygun proje tadilatı kolaylaştırılmıştır
• 657 sayılı yasada değişiklik yapılarak engellilerin meslekleri ile ilgili görevlere atanmaları yasa hükmü haline getirilmiş olmakta; engelli çocuklarının ya da yakınlarının eğitim ve rehabilitasyon olanaklarını sağlama amacına yönelik olarak tayin kolaylıkları getirilmektedir.
• Karayolları Trafik Kanununda yapılan değişiklikle engellilere ayrılmış park yerlerine park etme yasağı ile ilgili cezalar iki misline çıkarılmak suretiyle motorlu taşıt sahibi engellilerin günlük yaşamlarında rahatlama sağlayacak bir önlem getirilmektedir.
• Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanununda yapılan değişiklikle spor tesislerinde engellilerin durumuna uygun tadilatın yapılması, eğitim programlarının belirlenmesi sağlanarak engellilerin spor etkinliklerinin önündeki engellerin kaldırılması öngörülmektedir.
• Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanununda yapılan değişiklikle, kalıtsal hastalıklar ve engelliliğe yol açan hastalıklar koruyucu sağlık hizmetleri kapsamına alınmış ve bu doğrultuda yapılacak harcamalar devlet tarafından üstlenilmiştir.
• Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanununda yapılan değişiklikle engelliler de ayrımcılığa ve istismara karşı korunma kapsamına alınmışlardır.
• Büyükşehir Belediyesi Kanununa ek madde yapılarak; Büyükşehir belediyelerinde engellilerle ilgili bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme, danışmanlık, sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri vermek üzere engelli hizmet birimleri oluşturulması öngörülmüştür.
YENİ YASAYLA ENGELLİLER AYRIMCILIĞA KARŞI KORUNMAKTADIR
Yeni özürlüler Yasası ile engellilere yönelik ayrımcılık yasaklanarak ve cezai yaptırıma bağlanarak çağdaş bir anlayış benimsenmiştir. Böylece ortaçağın yadigarı himayecilik anlayışı henüz uygulamada değilse bile en azından yasal planda terk edilmiş olmakta; engellilerin her alanda bağımsızlıklarını elde edebilecekleri bir yasal ortam yaratılmaktadır. Nasıl mı? Şöyle:
• Uzun yıllardan beri görme engellilerin noterlik işlemlerinde ve borçlandırıcı işlemlerde iki tanık bulundurulma zorunluluğu, çeşitli alanlarda çalışmakta olan özürlülerin mesleklerini icra sırasında büyük sıkıntılarla karşılaşmasına yol açmakta, rencide edici durumların ortaya çıkmasına neden olmaktaydı. Noterlik kanununda, Türk Ticaret Kanununda ve Borçlar Kanununda yapılan değişikliklerle bu zorunluluk ortadan kaldırılmış; noterlik ve borçlandırıcı işlemlerde iki tanık bulundurulması keyfiyeti, görme engellinin kendisine bırakılmıştır.
• Yasada, Türk Ceza Kanununun “Ayrımcılık” başlıklı 122.maddesiyle getirilen “dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep vb” nedenlerle ayrımcılık yapılması halinde 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası öngörülmesine ilişkin düzenleme, “özürlülük” nedeniyle ayrımcılık yapılmasını da kapsayacak şekilde genişletilmiş olmaktadır. Bundan böyle Özürlülere herhangi bir alanda ayrımcılık uygulayan kişi ve kuruluşlar (bu kuruluşların yöneticileri) ceza tehdidi altında olacaklardır.
ALTI NOKTA KÖRLER DERNEĞİNİ TANIYOR MUSUNUZ ?
Altı Nokta Körler Derneği, ülkemizde görme engellilerin ekonomik, toplumsal, eğitsel, kültürel, mesleki vb. sorunlarına çözüm yolları üretmek amacıyla 1950 yılında kurulmuştur. Körler alanındaki en eski dernektir. Kurucu başkanı, kendisi de görmeyen Doç. Dr. Mithat ENÇ’ tir.
1950’li yıllar boyunca körlerin eğitim sorunlarının çözümünde yoğunlaşan dernek, Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yaparak, biri Ankara’da, diğeri Gaziantep’te olmak üzere iki Körler Okulunun kurulmasına ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bir özel eğitim bölümünün açılmasına önayak olmuştur. 1960’lı yıllarda korumalı işyeri denemesine girişen dernek; kurduğu bir atölyede görme engellilere kesekağıdı, sepet yapımı, halı, çorap, file gibi çeşitli örme işleri öğretmiş; elde edilen ürünler pazarlanarak çalışanların geçimleri sağlanmıştır. 1970’li yıllarda görme engellilerin rehabilitasyon sorununa eğilen dernek, Ankara, İstanbul ve Gaziantep’te olmak üzere 4 vakfın kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Ankara ve İstanbul’daki vakıfların bünyesinde 15-35 yaş arasındaki görmeyenlere altışar aylık sürelerle yatılı rehabilitasyon eğitimi veren birer rehabilitasyon merkezi bulunmaktadır.
Türkiye’nin ilk konuşan gazetesi 1986 yılında Altı Nokta Körler Derneği tarafından yayınlanmaya başlanmıştır. 90’lık kasetler halinde aylık olarak yayınlanan Altı Noktanın Sesi adlı gazete, bugün 100 dolayında İl Halk Kütüphanesi’nin yanı sıra binlerce dinleyene ulaşmaktadır. Dernek 1986 yılında körler için bir Kültür Merkezi yapımını programına almış; Başkent Ankara’nın Kurtuluş semtinde bulunan bu merkezin temelini 27.06.1994 tarihinde atarak 1996 yılı ortalarında tamamlamıştır.
1997 başından itibaren tüm üniteleriyle birlikte hizmete açılan Altı Nokta Körler Eğitim ve Kültür Merkezi bünyesinde, Ankara dışından gelen üyelerini ağırlamak için bir misafirhane, bilgisayarlı braille(kabartma) matbaa, sesli ve braille kütüphaneler, kitap kayıt stüdyoları, körlere sesli bilgisayar eğitimi veren bilgisayar laboratuarı, çeşitli hizmet üniteleri ve bir konferans salonu yer almaktadır. Bu merkezde körler için kabartma ve sesli materyal üretiminin yanı sıra bilgisayar, yabancı dil, müzik gibi alanlarda çeşitli kurslar verilmektedir.
İş ve İşçi Bulma Kurumu ile işbirliği halinde pek çok görmeyenin istihdamını gerçekleştiren Dernek, yoksul ve çalışkan görme engelli öğrencilere burs olanakları sağlamakta; beyaz baston, braille ve konuşan saat, konuşan bilgisayar gibi araç-gereçleri ya yurt dışından temin etmekte ya da bizzat kendisi üretip pazarlamaktadırlar.
Çeşitli seminer, panel ve konferanslarla, eğitici broşür ve kitaplarla; basın, radyo ve televizyon programları ile halkın görme engelliler konusundaki eğitimine katkıda bulunan dernek; okuma-yazma, bağımsız hareket ve meslek kazandırma kursları düzenleyerek, görme engellileri eğitmekte ve toplumla bütünleştirmeye çalışmaktadır.
Altı Nokta Körler Derneği son yıllarda, görme engellilerin hak ve çıkarlarının yasal güvenceye kavuşturulması ve bu amaçla demokratik, kapsamlı, bütünlüklü bir Engelliler Yasası’ nın çıkarılması için yoğun bir mücadeleye girmiş ve bunda belirli başarıda elde etmiştir. Altı Nokta Körler Derneği, körler alanındaki derneklerin en büyüğüdür. Bugün 28 ilde şubesi ve yurdun dört bir yanında binlerce üyesi bulunmaktadır. Üyelerinin tamamı görme engelli olup, dernek görme engelliler tarafından yönetilmektedir. Dernek, Türkiye Körler Federasyonunun etkin bir üyesi olup, Avrupa Körler Birliği ve Dünya Körler Birliği ile sıcak ilişkilere sahiptir.